menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Engelli, mücadeleci, bir köyün neşe kaynağı: Asiye Hala

10 0
13.05.2025

Doğu Karadeniz’in bir köyünde yaşıyor Asiye. Çocuğu yok, yani hiçbir çocuğun biyolojik annesi olmadı. Yıllardır bir evi, bir aileyi ve bir köyü sevgisiyle, emeğiyle büyüttü.

Anneler Günü’nde adını duymadığımız birçok kadından sadece biri Asiye.

Asiye’yi biyolojik ailesi “bakamıyoruz” diyerek dedesine evlatlık olarak verdi, Asiye dedesinin evinde büyüdü. Doğuştan işitme ve zihinsel engeli ile hayatta ve çevresinde iz bırakan Asiye, bütün bir köyde “Asiye Hala” olarak biliniyor.

Asiye Hala, yıllar içinde bir evin görünmeyen direği, bir ailenin sevgisini taşıyan kalbi, bir köyün neşesi oldu. Biyolojik olarak anne olmadı ve fakat sevgiyle sarıp sarmaladığı herkes için özellikle de yeğenleri için “emek annesi”ne dönüştü.

Asiye Hala 47 yaşında, beş kardeşli ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. O zamanın parasızlığı ve şartları aileye “biz bakamayız”ı düşündürtmüş ve Asiye Hala’nın dedesine ve babannesine evlatlık verildi.

Bugün bu haberi yazarken, Asiye Hala, bana babaannesi ve dedesini anne babası, amca ve halalarını da kardeşleri olarak gördüğünü söylüyor.

Asiye’nin engeli ufak yaşlarda görünür oluyor, başta işitme engeli başlıyor, sonrasında devamında zekâ engeli olarak da ortaya çıkıyor.

Asiye Hala okuma yazmayı biliyor. Köy koşullarında okul uygun olmadığı için bir noktadan sonra okula gitmek istemiyor ve ne yazık ki Asiye Hala bildiklerini de unutuyor, artık okuma yazma bilmiyor.

Yeğeni dedesi ve babaannesi için “Asiye Halamı her ne kadar delirtmiş olsalar da onu seviyorlardı. Asiye Halam da aynı şekilde onları seviyordu. Halam biyolojik ailesine karşı hiç bu sevgiyi hissetmedi çünkü halam da onlardan sevgi, saygı görmedi. Bir gün halama kimliğinde anne babası olarak biyolojik anne babasının isminin yazdığını söylediğimizde asla kabul etmedi. ‘Babamın adı Hasan Hasan (dede)’ diye düzeltirdi” diye anlatıyor.

Asiye Hala’nın yeğeni, halasının ev hayatını anlatırken, fazla hareketli, enerjik ve çalışkan olduğunu ve onun bu enerjisine inanamadığını söylüyor:

“Asiye Halam sabahın erken saatlerinde uyanır, ocağa çay suyu koyar, kapının önüne çıkar biraz orada oyalanır, gelir masayı kurar kahvaltıyı hazırlar, sonra inekleri sağar, eve gelir sütü süzer, evi temizler, bahçeye gider sebze toplar, inekleri çıkartır, sağar, yine sütü süzer, sonra da sosyal çevresine vakit ayırır gezmelere gider, pazara gider alışveriş yapar. Eve tam olarak emek gösteren biri. O çatının altını da, o ahırı da, bahçeyi de ev olarak görüyor. Emek verdiği her yer onun evi”

Aynı zamanda fındık mevsiminde fındığa da gidiyor Asiye Hala. Asiye’nin tek gelir kaynağının fındıkçılık olduğunu söyleyen yeğeni*, onun maddi durumuna ailecek çok saygı duyulduğunu ve kendi kazandığına hiçbir müdahale edilmediğini söylüyor. Asiye’nin kazancının bir kısmını koluna bilezik yaparken, diğer kısmını da gezmeyi çok sevdiği pazarda kıyafete, takı-tukuya ve iç giyimine harcıyor. Yeğeni hatta gülerek Asiye Hala’nın babasına pazarda sutyen bile denettiğini söylüyor.

Asiye Hala’nın baba figürüyle pek anlaşamadığını, sürekli çatıştığını söyleyen yeğeni, aynı zamanda karşılıklı olarak bir merhametin de olduğunu söylüyor ve “Dedem onu kabul ederek, benimseyerek bir fedakârlık yaptı ve Halam da onlara asla nankörlük etmedi” diye ekliyor.

Yeğeni, rahmetli babaannesinin biraz daha “fena” olduğunu söylerken aynı zamanda onun da Asiye Hala’ya karşı sevgi ve merhamet gösterdiğini anlatıyor ve ekliyor: “Asiye Halam bizim için bir velinimetti.”

Yeğeni, Asiye’nin her iki aile içerisinde hakkının hep göz ardı edildiğini anlatıyor ve şöyle diyor:

“Halamın bize karşılıksız verdiği bu emeğin karşılığını ona çekirdek ailem olarak, ona sevgi ve saygı göstererek ve bunu ona hissettirerek vermeye çalışıyoruz. Hediyeleri, ıvır zıvırı çok sever. Ona hediyeler alarak, ona kemençe çalarak, beraber dinleyerek, onu anlayarak ve dinleyerek sevgimizi ve teşekkürümüzü göstermeyi eksik etmiyoruz.”

Asiye Hala’ya aile gerçekten güçlü ve güzel bir bağla bağlanmış: “O bizim elimiz, kolumuz ve her şeyimiz. Asiye Halam olmadan bir köy, bir ev düşünemiyorum. Onun hayatta olmadığı senaryoda köy benim için anlamını yitirir. Tüm ailem onunla gülmeyi, eğlenmeyi seviyoruz. O da aynı şekilde bize derinden bağlı. Halamın biyolojik ailesine ziyarete gideriz mesela, o hep annemin kolundadır, annemin yanındadır. Geçen gün köyden yeğenime patik örmüş göndermiş, ‘Çocuk giyecek ayakkabıyı, ayağı üşümeyecek’ diyormuş babama.

Asiye Hala’nın yeğeni bu sefer de başka bir noktaya değiniyor:

“Eskiden Halam bazı kıyafetlerini, aldığı şeyleri giyinmezdi, saklardı. Annem ne yapacaksın diye sorduğunda da ‘Çeyizim onlar benim, evlenince giyeceğim’ diyordu. Ama vakit geçince artık o çeyizini de yavaş yavaş bozmaya ve hepsini kullanmaya başladı. Birileri evlenirdi, düğünler olurdu Halam onlara bakar üzülürdü. Onun da gelinlik giymek, evlenmek istediğini biliyordum çünkü. Biri vardı mesela onu görünce işveler cilveler… Halamın kendine özgü eril de bir cilvesi vardı. Bazen de elini karnına koyardı mesela ‘Bebek var, bebek var burada’ derdi karnını severdi.”

Asiye’nin hayatı, emek vermek, karşılık beklemeden var olmak da olarak ilerliyor hep. Engelli kadınların, görünmeyen emekçilerin ve aile içindeki rollerine rağmen “resmi” olarak tanınmayan nice kadının hayatı, çoğu zaman sessizce yaşanıyor…

(SI/EMK)

Fransa özellikle 2024 yılından bu yana önemli cinsel şiddet ve istismar davalarıyla sarsılıyor. Sinemadan eğitime, sağlıktan aileye pek çok kurumda yaşanan şiddet suçları yargıya taşınıyor.

Eşini ilaçlarla uyutup yıllarca başka erkeklerin cinsel saldırısına maruz bırakan Dominique Pelicot ve 2005-2017 arasında çoğu çocuk 299 kişiye tecavüz ve saldırı ile suçlanan Joël LeScouarnec’ın davaları bunlardan bazıları. 2025’in ilk aylarında görülen ve yönetmen Christophe Ruggia ve ünlü aktör Gèrard Depardieu’nün ceza almasıyla sonuçlanan şikayetler ise sinema endüstrisinin parıltılı yüzünün altında yatanları gösteriyor.

Fransa’nın radyo-televizyon üst kurulu Arcom Mart 2025’te, ülkenin gündemiyle yakından bağlantılı bir rapor yayımladı. Raporun başlığı “2024 Televizyon Haber Programlarında Cinsel ve Cinsiyetçi Şiddetin Ele Alınışı”.

Çalışma öncelikle konu hakkında TV kanallarının tutumunu gösterdiği için önem taşıyor. Raporda kullanılan yöntemse medya araştırmalarında yapay zekanın kullanımı açısından kayda değer bir örnek.

Rapor, cinsel şiddetin Birleşmiş Milletler tarafından “en sistematik ve yaygın insan hakları ihlallerinden biri” şeklinde tanımlandığı vurgusuyla başlıyor. Bir diğer vurgu kanalların cinsiyetçi önyargı ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye katkıda bulunmak zorunda olduklarıyla ilgili.

Bu bağlamda Arcom yayıncılara, cinsel ve cinsiyetçi şiddet konusunu işlerken UNESCO ve MNRA (Akdeniz Düzenleyici Kurullar Ağı)’nın tavsiyelerini dikkate almaları gerektiğini hatırlatıyor. Nitekim Arcom’un raporunun rehberi UNESCO’nun 2019’da gazetecilere yönelik hazırladığı “Kız Çocuklarına ve Kadınlara Yönelik Şiddetin Haberleştirilmesi” adlı kitabı.

Çalışmanın merkezinde Fransa’da izlenme oranları yüksek olan France 2, TF1, M6, France 3, France 5, TMC, RMC Story, CNews, BFM TV, LCI ve France Info kanallarının haber programları var.

Araştırma kapsamında yayın süresi 2000 saati bulan programların, cinsel ve cinsiyetçi şiddeti içeren sekansları yapay zeka araçları yardımı ve insan izlemesiyle 16 saate indirildi.

Otomatik konuşma transkripsiyonları için açık kaynak kodlu bir yazılım olan Whisper kullanıldı. Ardından metin bölümlere ayrılıp bir veritabanında, geleneksel anahtar kelime araması için düz metin ve her bir sekansın bağlamsal ve anlamsal bilgilerini yakalayan sayısal vektörler olmak üzere iki şekilde depolandı.

Metnin sayılaştırılmasında kullanılan yazılım CroissantLLM. Sekanslardaki kadın ve erkeklerin konuşma sürelerinin tespit edilmesinde ise INA (Ulusal İşitsel-Görsel Enstitü) tarafından geliştirilen, yine açık kaynaklı inaSpeechSegmenter’dan faydalanıldı.

UNESCO’nun kitabına dayanarak belirlenen anahtar kelimeler şöyle: Sözde namus cinayetleri, cinsiyete özgü cenin ve çocuk öldürme; cinsel taciz, saldırı ve tecavüz; kadın gazetecilere yönelik çevrimiçi taciz, zorla evlilikler, erken ve çocuk yaşta evlilikler, kadın sünneti, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı, çatışmalarda kadınlara yönelik şiddet ile partner şiddeti ve eş cinayeti.

Raporda sekansların içeriği yedi kategori altında değerlendiriliyor. Birinci kategori işlenen konu. Ardından kimlerin söz aldığı ve bakış açısı mercek altına yatırılıyor. Biçim kategorisini istatistikler, yasal çerçeve ve son olarak çözüm gazeteciliği izliyor. Sırasıyla bakalım:

Ele alınan konu: 2024’te en fazla ele alınan konu yüzde 64’le tecavüz, cinsel saldırı ve taciz. Kadın cinayetleri 15, pedofili vakaları 14, ensest yüzde 3 oranında haber programlarında işlendi.

Kimlerin söz aldığı: Bu kategorideki başlıklardan ilki sağlanan bilgilerde cinsiyet eşitliği hakkında. 2021 tarihli bir araştırmayla kıyaslandığında hem kadın ve erkek sayısının hem konuşma sürelerinin 2024’te eşitlendiğini söylemek mümkün. İkinci başlık uzmanlara odaklanıyor. UNESCO’ya göre haberlerde psikolog, avukat, sosyal hizmet çalışanı gibi uzmanlara danışılması gerekli.

Raporda programlara davet edilen kişilerin üçte birinden fazlasının aslında cinsel şiddetle ilgili özel bir uzmanlığının olmadığı belirtildi. Kategorinin ilgilendiği diğer mesele savunma ve masumiyet karinesi. 10........

© Bianet