Sesimiz hiyp diye gitti
Başlıktaki anlamsız “hiyp”, ses içeri kaçarken çıkan sesin yazılı hali. Televizyonlar, “RTÜK efendiden her iş için talimat bekleme, kendini RTÜK efendinin yerine koyarak, onun ne diyeceğini biliyormuşçasına karar ver”, aşamasına geçmiş olsalar gerek ki kurgu dizilerde “Allah belanı versin” diyemiyor karakterler. Onun yerine “hiyp versin” diye bir ses çıkıyor. Daha doğrusu karakter “Allah belanı versin” diyor, ama seste kırpma oluyor. Birilerinin işi, mesaisi bunları ayıklamak! Ama gündüz kuşağı bambaşka bir alem. Orada, canlı yayınlarda her şeyi söylemek mümkün.
Hatırlayanlar vardır; televizyonda ilk yasaklanan sigaranın ucuydu. Sigaranın namlusunu gülle donatacağız, diyerek allı morlu çiçekler yapıştırdılar. Purosunu çiğneyen, kalantor bir karakter var diyelim. Puronun ucunda mor bir çiçek var. Adam ağzını oynattıkça çiçek de oynuyor haliyle. Çiçeğin ardından dumanlar çıkıyor. Tam hikâyeye kaptırmışsın kendini, ama dolaşan çiçek, çiçekten çıkan duman derken ne izlediğini unutup gidiyordun.
Zamanla çiçekler yerini buzlamalara bıraktı. Bir saatten sonra dizi mi çekelim buzlamasıyla mı uğraşalım diyenler sigara içen karakter yazmamaya karar verdi. Gerçek hayatta yerde bulduğu otu kurutup içecek millet neredeyse, ama sigara içen tek bir dizi karakterimiz yok. Hadi bunun halk sağlığı ile ilişkisi var diyelim, geçelim. Sıra içkilere geldi tabii. Onu buzlu bardakla çözdüler! Viskisi, şarabı, birası, rakısı hepsi buzlu! Oh, yarasın tabii.
Diziciler buzlama derdinden kurtulmak için olsa gerek karakterlere rakıyı sek içirmeye başladılar. Ama RTÜK efendinin kaşı kalkmışçasına o yarım kadehe koydukları su da buzlandı. Yüzlerini buruşturup çok sert bir şey içmiş gibi yapmaya uğraşan, bunu defalarca çeken onca oyuncuya, sette çalışana yazık değil mi ayol!
Bununla biter mi? Elbette bitmez. Zamanla beden bölümleri de buzlanmaya başladı. Tahmin edebileceğiniz gibi genelde kadınların bedenlerinin kimi bölümleri buzlanıyor. Efendim işte meme, popo, poponun çatalı… O da yetmiyor, öpüşme-sevişme sahneleri tümden uçuyor. İnsan bakışarak üreyen bir canlı türüdür, demeye getiriyorlar sanırım. Karakterler biraz birbirine yaklaşır gibi olduktan sonra bir anda yatakta uyurken görünüyorlar. Arada ne yaptıkları artık senin hayal gücüne kalmış. Buzlu bardaklarda içki içerken burun buruna gelmiş iki karakter, buzlanmış popolarının kısaca görünmesinin ardından birden mahmur bakışlarla uyanıyor ve buzlanmış birer sigara içiyor. Arada küfür veya arzu ifadeleri geçtiyse onlar da hiyp diye gidiyor. Böyle sansür yiye yiye saçma sessizlikler, atlaya zıplaya giden bozulmuş kurgular izlemekten bıkanlara sonsuz hizmet sunan mecralara kavimler göçü de sürüyor doğal olarak.
Ama inat ettiğimden bende sadece “dövletlü” Kablo TV var. Diziler, filmler hatta filmlerin jenerikleri bile buzlu. Bir Matematikçinin Maceraları filminin jeneriğindeki gerçek hayata dair bilgi içeren cümleyi buzladılar! Çok akıllı olduklarından, atom bombası deneylerini uzaktan izleyen biliminsanının kanserden öldüğünü söyleyen cümleyi Türkçe seslendirmeyip İngilizce yazıyı hafif buzlamışlar. Ortaokuldan kalma İngilizcemle ben okudum. E, ne yapmış oldunuz şimdi? İngilizce okuyamayanı hangi tehlikeden korudunuz? Sigaradır, içkidir neyse de mutfakta küçük bir nükleer test yapmaya kalkarlar diye mi koktunuz? Nükleer testler kimseye zarar vermez demeye getiriyorsanız, sizde o altyapı yok. İyi ki yok.
Kimi koruyorsunuz, kimden koruyorsunuz belli değil diye homurdanıp dururken can sıkıntısına Gülse Birsel iyi gelir diyerek Yılbaşı Gecesi’ni izleyeyim dedim. Benim Kablo TV alıp yayınlamaya karar vermişken niye izlemeyeyim? Pandeminin mavrası da var, karakterler birbirinden güzel. Hepsi bir araya gelince gülmeye vesile oluyor. Minik hiyp boşlukları var arada, ama sansürlü izlemekten beynim otomatikte tamamlıyor onları. Hikâyedeki tüm saçmalıklar üst üste biniyor ve sonunda Fatih Artman’ın oynadığı Ozan karakteri küçük çaplı cinnet geçiriyor. Mafyatik tipi, ihale kovalayan gevşeği ve diğerlerini sıraya dizip bunlara temiz bir ayar veriyor. Adamcağızın gözünden ateş çıkıyor, bağırmaktan boynunun damarları şişiyor ve kimbilir neler söylüyor? Bu bölüm bende şöyle: “Anladınız mı ulan? Ben sizin hiyp hiyp hiyp. Tamam mı? Topunuzu hiyp hiyp........© Bianet





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Sabine Sterk
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d