11. İstanbul Trans Onur Yürüyüşü'ne polis müdahalesi: En az 40 gözaltı
İstanbul’daki 11. Trans Onur Yürüyüşü kapsamında bugün Kadıköy’de bir araya gelen trans aktivistlere polis müdahale etti.
Acıbadem sokaklarında toplanan grubu abluka altına alan polis, en az 30 kişiyi darbederek gözaltına aldı. Müdahalenin ardından Halitağa Caddesi’nde ise 11 kişi daha gözaltına alındı.
Eyleme destek vermek için alana gelen İstanbul Milletvekilleri Kezban Konukçu ve Özgül Saki de polis kalkanlarıyla ablukaya alınmak istendi. Polis, bu esnada milletvekilerine "Yasaklı eyleme öncülük yaptınız," dedi.
Eylemin başladığı ilk anlarda ise gruba doğru sivil bir araç sürüldü. Sivil bir araçla gözaltına alınan trans bir aktivist, polis şiddetine maruz kaldığı sırada, bir yurttaş şiddete tepki gösterdi. Ancak polis bu kişiyi de tehdit ederek “Burada kalan herkes hakkında işlem yapılacak,” dedi. Söz konusu uyarı, milletvekillerini de kapsayacak şekilde alanın tamamına yöneltildi.
Gözaltına alınanların durumu ve sağlık koşulları hakkında henüz bir açıklama yapılmazken, insan hakları örgütleri ve avukatlar süreci yakından takip ediyor.
“Başkaldırı/Serhildan” temasıyla gerçekleştirilen ve devlet politikaları nedeniyle intihara sürüklenen translar ile Sırrı Süreyya Önder'e adanan 11. Trans Onur Yürüyüşü’nün basın açıklaması özetle şöyle:
“Varlığımızı, hafızamızı, birbirimize olan inancımızı büyütmek için buradayız. Geçen yıl engellemeye çalıştığınız yürüyüşümüzü, baskıya karşı direnişle büyüttük. Bugün sokaktaki varlığımız, kitleselleşmemize yönelik engellerinize teslim olmadığımızın ilanıdır. 2023’te, 6 yıllık aradan sonra 18 Haziran Translarla Eşitlik Günü’nde yaptığımız şanlı 9. Trans Onur Yürüyüşü’nden ardından bu yıl da sokaklardayız. Size asla teslim olmadık, teslim olmayacağız. Yürüyüşümüzü, devletin intihara sürükleyen mekanizmalarıyla hayatları çalınan translara ve her daim yanımızda olan barış güvercini Sırrı Süreyya’ya adıyoruz.
“AKP’nin toplumsal muhalefete ve Kürdistan’daki belediyelere açtığı savaş, trans ’lara yönelik saldırılarla devam ediyor. Öğrencilerin İstanbul Üniversitesi’nde yıktığı barikatla beraber milyonlarca kişi AKP rejimine karşı sokaklara döküldü. Yıllardır yasaklamaya çalıştığınız lubunya bayraklarımızı birçok kez üniversitelerde sallandırdık. Korkakça, milyonların seçtiği belediye başkanlarını tutukladılar. Sokağa çıkan herkesi susturmaya çalıştılar, artık tutuklama tedbiri her protesto sonrası mutlak yaşanan yaygın bir tedbir haline dönüştü. Yine de, kimse sokakları terk etmedi, tüm baskıya rağmen korku duvarını aştık. Buradan bir kere daha rehine siyasetiyle tutsak edilen tüm seçilmişleri anıyoruz. Yıllardır bu coğrafyada bir arada yaşamın yollarını arıyoruz. Savaşın ve yok saymanın gölgesinde büyüdük. Var olmanın başlı başına direniş olduğu bu dünyada, barış demekten hiç vazgeçmedik. Şimdi 1 Ekim'den bu yana bu topraklarda 'barışın' ihtimali konuşuluyor. Savaşın açıkça hedef aldığı ve şiddetinden doğrudan etkilenen LGBTİ ’lar olarak, barışı ve diyaloğu sadece talep etmiyoruz, inşa sürecinin de parçası olmamız gerektiğini vurguluyoruz ve bir kez daha hatırlatıyoruz: Bu topraklarda gerçek bir barış olacaksa, TRANSLAR olmadan olmaz.
“LGBTİ ’ların ve kadınların bedenlerini denetim altına alan aileci politikalar, LGBTİ ’lara karşı nefreti örgütleyerek meşrulaştırmaya çalışıyor. Nefretinizin, şiddet faili erkekleri cezasızlıkla ödüllendirmenizin toplumsallaşmasına izin vermiyoruz. Her zamankinden daha cesuruz, daha çok birlikteyiz; tüm baskılara rağmen kamusal alandaki kişisel-politik varlığımızı her an sürdürüyoruz. LGBTİ düşmanı kurumsallaşmış aileci politikalarınıza BAŞKALDIRIYORUZ! Sizin dayatmaya çalıştığınız, norm saydığınız, kutsadığınız aile; LGBTİ ’ların, kadınların, çocukların katilidir. Biz, bize dayattığınız her şeye karşı başkaldırdık. Bazen bir taşla, bazen bir bedenle, bazen bir gülümsemeyle, bazen inancımızla. Her yıl artarak devam eden trans cinayetleri münferit değil, devlet eliyle yürütülen yok etme politikasının bir sonucudur. Bizler biliyoruz ki trans intiharları, cis-hetero patriyarkal kapitalist düzenin, bizleri 'artık beden' olarak gören cis-hetero patriyarkanın ve bizleri öldürülebilir kılan........
© Bianet
