menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fanzinler ve öğrenci dayanışması

11 1
29.05.2025

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan protestolarda en çok tartışılan konulardan biri Z Kuşağı’ydı. Bu süreçte Z Kuşağı’nın siyasetin bir parçası olmakla ve örgütlenmeyle tanıştığını gördük. Türkiye’nin her yerinde öğrenciler, protestolar düzenlediler, buna devam da ediyorlar. Bilinçlendirme kampanyaları organize ediyorlar. Bu örgütlenmelerin gölgeler arkasında varlığını sürdüren ve konuşulmayan bir yüzü daha var: Üç ay içinde sayısı oldukça artan fanzinler.

Birçok üniversitede öğrencilerin kendi emekleriyle bağımsız şekilde çıkarıp bastıkları, güncel siyaseti ve öğrencilerin politik görüşlerini konu alan, sıra arkadaşlarını birbirleriyle dayanışmaya davet eden kolektif yayınların sayısı özellikle son üç ayda hızlı bir şekilde arttı.

Öğrenci fanzinleri 2025’te ancak bir geleneğin devamı olarak varlıklarını sürdürüyormuş gibi duyulsalar da, artık gençler için çok daha fazla anlam ifade ediyorlar.

Fanzinleri, bir alt kültürün yapıtaşı denebilecek kadar değerli yapan hikâye, 19 Mart 2025’te İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin polis barikatını yıkması ve bu olayın videosunu üniversite öğrencilerinin haber ağı olan Hergele Postası’nın sosyal medya hesabında paylaşmasıyla başlıyor. Paylaşımın hemen ardından Hergele Postası’nın hesabına erişim kısıtlaması getiriliyor.

İstanbul Üniversitesi öğrencisi ve Hergele Postası’nın basılı yayın organı olan Hergele Fanzin’in editörü Faruk Başaran, o günü takip eden süreçte sıra arkadaşlarının fanzine karşı gittikçe artan ilgisini, “Hesap kapatıldıktan sonra fanzinin çok ilgi görmeyeceğini düşündük. X’de (Twitter) çok geniş bir kitleye hitap ediyorduk. Bu yüzden açıkçası insanlar fanzine hâlâ ilgi duyuyor olacak mı, yazmak isteyecekler mi, gibi kaygılarım vardı. Ama öyle olmadı” sözleriyle anlatmaya başlıyor. Fanzinin öğrencilere yavaş yavaş aşıladığı güven ve dayanışma hissi, yasaklardan sonra da devam ediyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi, şu anda bağımsız fanzinlerde yazarlık yapan Emre için de fanzin bir güven ve dayanışma alanı. “Kâğıt mahremiyettir” diyor ve ekliyor: “Bir fikri, bir örgütlenmeyi basılı halde elinizde tutarsanız, alanınıza almış olursunuz. Kişisel bir parçanız olur. Fanzin kültürü, işte böylesi dayanışma hisleriyle örülüyor.”

Anadolu Üniversitesi gazetecilik öğrencisi ve Sınıfa Hazırlık isimli fanzinin üreticisi olan Bartu da, bu fikre, “Fanzinlerin içeriğine göre öğrencileri örgütleyebildiğine bizzat tanık oldum. Politik nedenlere değindiğimizden dolayı okur kitlesi de örgütlenmeye daha yatkın bir şekilde kapatıyor kitapçığı. Sonucunda örgütlenmede artış oluyor” sözleriyle katkıda bulunuyor. Ancak “öğrencilerin heyecanın tonlarca politikayla söndürülmeye çalışıldığını” da eklemeden geçmiyor.

Fanzinleri; protestolarda, sıklıkla gençlerin gittiği kafelerde, gazetelerin arasında gizlenmiş halde okul kantinlerinde, sınıflarda masaların üzerinde görebiliyoruz. Bağımsız işler üretip paylaşan öğrenciler, sıra arkadaşlarını fanzinlerle kol kola mücadeleye, karşılıklı güvenin olduğu bir ilişkiye davet ediyor.

Derginin, gazetenin ve kâğıdın yavaşça yok olduğu bir çağın içine doğan Z Kuşağı’ndan öğrenciler, yazılı basına karşı duydukları eksikliği daha derin hissettiklerini söylüyor. Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği 4. sınıf öğrencisi Aslı da fanzin üreticisi öğrencilerden biri. “Fanzin benim yıllardır âşık olduğum bir mecra” diyor, “Karşıma çıktığı her yerde elime alır, sağda solda okurum. Yanımda kitap taşımaktan çok daha kolay. Ücretsiz ya da çok küçük bir ücreti olduğu için senin, benim erişmemiz de daha mümkün. Hayran kaldığım, eskiden yapılmış müthiş fanzinler var. ‘Mondotrasho’ Türkiye’deki ilk fanzin mesela, Esat Cavit Başak çıkarmış. Daha da eskilerde şair Langston Hughes’un negro sanatçılarla beraber çıkardığı ‘Fire!’ adlı bir fanzin var. Keşke vakit olsa hepsini konuşabilsek.”

Aslı’nın fanzin hazırlama süreci 19 Mart’tan da öncesine dayanıyor. Etkilendiği fanzin türünün bir örneğini üretmeye, İstanbul’a taşınıp şu anda Opportunity Fanzin için birlikte çalıştığı Zeynep Yüksel ile tanıştığında başlıyor: “2025’in 8........

© Bianet