Moto kuryelere 1 Mayıs çağrısı: “Bir arada olursak güçlüyüz”
İzmir Kurye TİM ve İzmir Kurye Dayanışması, geçtiğimiz hafta çok sayıda kuryeyle birlikte videolar çekerek taleplerini kamuoyuna duyurdu ve 1 Mayıs’a katılım çağrısı yaptı. Bu vesileyle İzmir’de örgütlenen kurye dayanışmasını, yaşadıkları sorunları ve taleplerini platform temsilcilerinden Mahsun Korkmaz ile konuştuk.
1 Mayıs öncesi tüm moto kuryelere çağrıda bulunan Korkmaz, “1 Mayıs işçilerin uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Bir araya gelin, bütün 1 Mayıs alanlarını doldurun. Çünkü başka türlü taleplerimiz karşılanmayacak,” dedi.
Öncelikle sizi ve platformlarınızı tanıyabilir miyiz?
Dört yıldır kuryelik yapıyorum. İzmir’de iki ayrı grubumuz var: İzmir Kurye TİM ve İzmir Kurye Dayanışması.
İzmir Kurye TİM, daha çok deprem, orman yangınları gibi afet durumlarında aksiyon alan, tamamen gönüllülük esasına dayalı bir grup. Geçen yılki İzmir Yamanlar ve Menderes yangınlarında da profesyonel arama kurtarma ekiplerinde yer alan arkadaşlarımızla birlikte ciddi bir dayanışma ağı oluşturduk. Hatta bu çalışmalar, Kurye Hakları Derneği’nin “İzmir Orman Yangınlarından Gönüllü Kuryelerin Deneyimleri Raporu“nda da yer aldı. Grubumuzda ayrıca iş ve ekipman konularında da dayanışma ve iş birlikleri geliştirilmektedir.
İzmir Kurye Dayanışması ise, kuryelerin kaza geçirdiği, kan ihtiyacı olduğu ya da sakatlandığı durumlarda maddi ve manevi destek sağlamaya çalışan bir dayanışma ağı. Güvencesizlik, sahipsizlik ve muhatapsızlık şartlarında çalışmaya zorlanan kuryelerin bir nevi birbirine sahip çıktığı bir grup. Bunun yanında sosyal projelere de önem veriyoruz. Yakın zamanda dar gelirli çocuklar için bir etkinlik düzenledik. Kırtasiye malzemelerini kendi aramızda topladığımız paralarla aldık; çanta, defter, kalem gibi küçük kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşıladık. Okul bahçesine motosiklet konvoyu ile girdiğimizde çocukların neşesi dayanışmanın güzelliğini yansıtıyordu.
Neden 1 Mayıs’a katılıyorsunuz? Temel talepleriniz neler?
Çünkü biz patron değiliz, emekçiyiz. “Patron kurye” ya da “kendi işinin patronu” deseler de biz biliyoruz ki bu bir aldatmacadan başka bir şey değil. Emek gücümüzü veriyoruz ama karşılığını tam anlamıyla alamıyoruz.
Platform şirketleri, influencer reklamlarıyla sanki kuryeler ayda 100 bin, 150 bin, 200 bin lira kazanıyormuş gibi gösteriyor. Oysa gerçek çok başka. Kuryelerin brüt kazançları ve 14-16 saatlik slotlarla çalışıldığında bile kesilemeyecek hak edişleri manipülatif reklamlar ile servis ediliyor. Tüm giderlerin bizim cebimizden çıktığını, teslim ettiğimiz sipariş kadar ücret alabildiğimizi ve giderleri çıktıktan sonra elimize asgari ücretin bir tık üstünde para geçtiğini gizliyorlar.
Geçinemeyen çok sayıda insanı bu reklamlar aracılığıyla kuryeliğe itiyorlar. Eğitimsiz, tecrübesiz, ev geçim derdindeki insanların işe başladıktan hemen sonra kazalarla ve ölümlerle yüz yüze gelmesine neden oluyorlar.
Az tehlikeli meslek sınıfında bulunan moto kurye sınıfı, büyük bir çaba ve mücadele sonucu ay başında “tehlikeli meslekler” sınıfına alındı. Bunu çok önemsiyoruz. Ancak olması gereken statünün “çok tehlikeli meslekler sınıfı” olması gerektiğini hatırlatıyoruz.
Platform şirketlerinin paket ve bonus odaklı sistemi kuryeleri hıza teşvik etmekte, kazaların önünü açmaktadır. Ve insanlar üç kuruş daha kazanabilmek için günde 10-12-14 saatlere kadar çalışmak zorunda kalıyor. Yasada geçen haftalık 45 saatlik çalışma, kurye camiası açısından geçerliliği olmayan bir durum.
Trafikte motorlara özgü bir yol veya önlemler alınmadığı için dikkatsiz sürücülerin kurbanı olmaktayız. Araç sürücülerinin ani U dönüşleri, sinyalsiz hareketleri, telefonla oynamaları, kapı açmaları gibi durumlar kuryeleri ölüme ve sakatlığa itiyor.
Tüm bunların yanı sıra,
Ayrıca platform şirketleri sıfır vergi öderken, biz kuryeler binlerce lira vergi ödüyoruz. Vergi yükümüz azaltılmalı. Hiçbir sosyal güvencemiz yok.
Şirketlerin bize sattığı fahiş fiyatlı ekipmanlar kaldırılmalı. Bu ekipmanların kalitesi de düşük ve reklamları yüzünden ceza yiyoruz. Mesleki hastalıklarımız tanınmalı. Örneğin ben dört yıllık kurye olarak şimdiden sürekli öksürüyorum, diz ağrılarım var. Bu ileride kronik hastalıklara dönüşecek.
En başta güvenceli çalışma istiyoruz. Kurye cinayetlerinde verilen ödül gibi cezaların son bulmasını istiyoruz.
Tüm bunlara karşı sesimizi yükseltebilmek için 1 Mayıs’a güçlü bir şekilde katılmak zorundayız.
Kuryeler neden örgütlenmeli ve birlikte hareket etmeli?
Çünkü onurlu bir yaşam için başka çaremiz yok. Patronlar karşısında birey olarak hiçbir şansımız yok. Şirket ne ücret belirlerse ona mecbur kalıyoruz.
Bir arkadaşımız öldüğünde, sakatlandığında kimse sahip çıkmıyor. Sitelere girişlerde gördüğümüz kötü muamele, şiddet olayları bile örgütlenmek için başlı başına birer sebep. Azrail bizim artçımız gibi motosiklete birlikte biniyoruz. Her an ölümle burun buruna olmak bile örgütlenmek için bir sebep.
Bu çark acımasız. Biz örgütlenip direnmezsek daha çok arkadaşımızı kaybederiz. Şirketlerin kural baskıları, süre baskıları, paket başı ücret dayatmaları ancak örgütlü bir güçle aşılabilir.
Örgütlenmek bizim en doğal hakkımız. Bunun için mücadele etmekten başka şansımız yok. Tek başımıza motor üzerinde olsak da, birlikte olduğumuzda çoğunluğuz.
Kuryelerin örgütlenmesinin önünde ne gibi engeller var?
Türkiye’deki mevcut işsizlik, insanlarımızı kuryelik sektörüne yöneltiyor. Platform şirketleri de fahiş fiyatlara ekipman satmak ve piyasayı şişirmek için sürekli yanıltıcı reklamlarla kuryeliğe teşvik ediyor.
Çok fazla kurye, paket odaklı sistemde ekmeğin bölüneceğinden korkuyor. Uzun saatler çalışmaya itilen kuryeler, örgütlenmeye çalıştığında ise platform şirketleri tek taraflı sözleşmeler dayatarak işlerine son veriyor. İşsizlik korkusu ve patronların, anayasal bir hak olan örgütlenmeyi tanımaması en büyük engellerden biri.
Ayrıca biz kurye camiasında espri ile karışık şöyle deriz: “Tam bir araya gelip eylem yapacağız, paket geliyor.” Paket başı kazanç sistemi yüzünden kuryeler o kadar yoğun çalışıyor ki, bir araya gelmeleri bile zorlaşıyor.
Bu acımasız çarkın içindeyiz. Çalışma şartlarımız da örgütlenme imkânlarımız da zor. Ancak insanca bir yaşam ve güvenceli çalışma koşulları için örgütlenmekten başka çaremiz yok.
Son olarak, Türkiye’deki diğer kurye emekçilerine ne söylemek istersiniz?
Tüm kurye meslektaşlarımıza, arkadaşlarımıza çağrımızdır: 1 Mayıs işçilerin uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Bir araya gelin, bütün 1 Mayıs alanlarını doldurun. Çünkü başka türlü taleplerimiz karşılanmayacak.
Dayanışmayı güçlendirin; kuryelerin kuryelerden ve diğer işçi kardeşlerinden başka dostu yoktur. Mücadeleyi büyütün, yoksa ölmeye devam edeceğiz. Ölmeye devam etmemek için, aramızdan bir kişiyi bile kaybetmemek için, 1 Mayıs’ta bütün taleplerimizi haykırmalıyız.
Patron değil, emekçiyiz. Güvenceli çalışma koşulları ve insanca geçinebilecek bir yaşam istiyoruz.
(MÇ/VC)
CHP'nin darbe olarak nitelediği 19 Mart'ta İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan İBB operasyonuna karşı düzenlediği protestolar kapsamında çarşamba günleri düzenlenen mitinglerin üçüncüsü "AKP'nin kalesi" olarak nitelenen Başakşehir'de gerçekleşti.
Önceki iki mitingin ilki kayyım atanan Şişli’de, ikincisi ise Beylikdüzü’nde gerçekleşmişti. AKP'nin en güçlü olduğu seçim bölgelerinden biri olarak bilinen Başakşehir'deki üçüncü miting de ilk ikisi kadar yüksek katılımlı ve coşkulu olarak gerçekleşti.
Özgür Özel, konuşmasına kalabalığa teşekkür ederek başladı. “Bu akşam Başakşehir'de adaletsizliğe karşı on binleri görüyorum. Bu bir miting değil, bir halk eylemidir” dedi ve meydanda bir araya gelen yurttaşların kararlılığına dikkat çekti.
Özel katılım gösteren siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etti. CHP ilçe teşkilatlarını tek tek anarak şükranlarını bildirdi.
Özel, siyasi sınırların ötesine geçilmesi gerektiğini vurguladığı konuşmasında şunları söyledi:
“Orada miting yapılmaz dediler. Orası AK Parti’nin kalesi dediler. Ama artık o dönem kapandı. Artık Kadıköy de bizim, Başakşehir de bizim; Yozgat da bizim, Mersin de bizim. Hafta sonu Mevlana’nın memleketi Konya’ya gidiyoruz. O da bizim. Artık kaleler gönüllerle fethedildi. Türkiye’nin her yeri milletin evidir, milletin kalesidir.”
Mitingin ardından CHP’liler “adalet ve demokrasi” vurgusuyla sessiz yürüyüş gerçekleştirdi. Bir sonraki kent mitingi Özgür Özel’in katılmıyla Konya'da yapılacak.
Özel'in konuşması aşağıdaki videonun 40. dakikasından sonuna kadar sürüyor.
(AEK)
İstanbul Valiliği, "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü"nün İstanbul’da çeşitli etkinliklerle kutlanacak olması gerekçesiyle bütün kentte kamu ulaşım güzergahlarıyla genel trafik akış yollarını önceki yıllarda eşi görülmedik şekilde trafiğe kapattığını açıkladı.
Valiliğin açıklamasına göre 1 Mayıs'ta kentin Asya ve Avrupa kesimi arasındaki deniz ve kara trafiği tamamen duracak. Taksim'e İstanbul'un hiçbir yerinden ulaşılamayacak şekilde kamu ulaşımı ve karayolu trafiği kapatılacak.
Valilik, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) Kadıköy Rıhtım Meydanı’nda, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (TÜRK-İŞ) Kartal Meydanı’nda 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayacağını duyurdu.
Buna ek olarak "çeşitli marjinal örgütlerin, sosyal medya mecralarında çağrı yaparak İstanbul’un çeşitli yerlerinde yasa dışı gösteriler organize etmeye çalıştığı"nı da........
© Bianet
