menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet gücü ve demokrasi

16 1
01.02.2025

Ülkemizde ekonomiden siyasete, eğitimden hukuka, hak ve özgürlüklerden adalete varıncaya kadar çok büyük yapısal sorunlar yaşanıyor. Birey ve toplum bunalımlara, öfkelere, umutsuzluklara, korkulara gark oldu.

AKP iktidarı kendisi için bir kale inşa etti ve kendisine yönelik en haklı muhalif görüşlere, taleplere bile tahammülü yok. İktidar, muhalefetle ilişkisini bir savaş algısıyla kurduğu için, her türü eleştiriyi surlarında açılacak bir gedik olarak görüyor. Devletin güç araçlarının keyfi kullanımıyla surlarını tahkimatlandıran AKP, bir parti devleti oluşturdu. Az buçuk bulunan demokratik yapıları çoktan tarumar eden iktidar, onulmaz bir güç zehirlenmesi yaşıyor.

Bunun adı demokrasinin ilgasıdır.

MHP destekli AKP’nin otokratik iktidarının inşasında yalnız iç dinamiklerin değil, son 30 yılda dijital alandaki devasa gelişmelerin ve dünya konjonktürünün uygun koşullar oluşturmasının da büyük bir payı vardır.

Uzun bir tarihi döneme sahip demokrasinin bu süreç boyunca aldığı şekilleri (yıkımları, kapasiteleri, yeni özellikler kazanmaları vb.) bir yana bırakacak olursak, demokrasinin en kısa tanımı ve özü, devlet gücünün sınırlanmasıdır.

Siyasal tarihin en çok kullanılan kavramı olan demokrasinin, özellikle iktidarlar tarafından son 40 yılda içeriği boşaltılarak yalnızca adı kullanılır oldu.

Halbuki İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra faşizmin korkunç yıkımlarına geçit vermemek için “bir daha asla” denilerek, devlet ve toplum ilişkisinin tanziminde demokrasi güçlü şekilde merkeze oturtuldu. Avrupa bunun üzerine yeniden inşa edildi.

Güçler ayrılığının, parlamenter sistem ve çok partili yaşamın, çoğulculuğun, basın özgürlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin, uluslar üstü iktisadi, idari ve hukuk kurumlarının varlığı, devlet gücünün hukuki ve meşruiyet sınırları içerisinde tutulmasını sağlar.

Başta Avrupa olmak üzere kısmen dünyada demokratik sistemler inşa edildiler. Fakat takribi olarak bu 45 yıllık süreç, 1990’larda erozyona uğradı. Demokrasiler geriletildikçe, otoriteryenlik arttı. Buna paralel olarak sosyal devlet budandı.

Toplumsal olayları mekanik benzetmelerle açıklamanın yetersizliği ve didaktikliği pahasına, demokrasi ve karşıtı........

© Bianet