19. Karaburun Bilim Kongresi ‘Savaş’ temasıyla başladı
İzmir’in Karaburun ilçesinde bu yıl 19.’su düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi, “Savaş” temasıyla bugün başladı.
Düzenleme Kurulu adına konuşan Erkin Başer, bu yıl kongrede 76 hakem kurulu üyesinin görev aldığını, 115 konuşmacı ve yürütücünün söz alacağını belirtti. Cezaevindeki akademisyen ve araştırmacıların katkısına dikkat çekerek, örneğin Metin Yoksu’nun bildirisiyle tutukluyken kongreye katıldığını, Alp Altınörs gibi hakemlerin ise değerlendirmeleri cezaevinden yaptığını hatırlattı.
Başer, ayrıca yaşamını yitiren Fulya Atacan, Bereket Kar ve Sırrı Süreyya Önder adına oturumlar düzenleneceğini duyurdu ve konuşmasını, “Karaburun Bilim Kongresi’ni yaşatacağız; ama daha önemlisi üniversiteleri kazanacağız,” sözleriyle bitirdi.
Başer’in ardından, Karaburun Gündelik Yaşam, Bilim ve Kültür Derneği Başkanı Kuyaş Buğra ve Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube Sekreteri Efem Bilgiç söz aldı.
Açılış konuşmalarının hemen ardından, Prof. Dr. Nilgün Toker’in yürütücülüğünde yazar Murathan Mungan açılış sunumunu yaptı.
Mungan sunumuna başlamadan önce, “Hatırlamak Politiktir: Feminist Hafıza Burada” başlıklı bir bildiri dağıtan Karaburun’dan Bir Grup Feminist, Mungan’ın açılış sunumu yapmasını eleştirdi.
Bildiride, edebiyatın erkek egemen belleğiyle yüzleşilmesi gerektiği ve kadınların sesini bastıran tavırlara alan açılmaması gerektiği vurgulandı:
Mungan konuşmasına, toplumun tarihle yüzleşmemesini eleştirerek başladı. Kongrenin teması olan savaşı yalnızca askeri çatışmalar üzerinden değil, aynı zamanda ataerki, eril ideoloji ve militarizmle bağlantılı geniş bir spektrumda ele almak gerektiğini söyledi.
Yazar, savaşların döngüsel bir süreklilik içinde yaşandığını belirterek, militarizmin toplumsal cinsiyetli doğasına dikkat çekti. Barış kavramını tartışırken, “Barış için savaşmak gerek, işçi hakları için savaşmamız gerek,” sözleriyle barışın kendi içinde taşıdığı çelişkiye işaret etti.
Konuşmasında savaşların en büyük mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu vurgulayan Mungan, bu durumun militarizmin toplumsal cinsiyet boyutuyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti.
Mungan ayrıca emperyalist güçlerin barış adına yürüttüğü savaşlarla, ezilen halkların barış için verdiği mücadelenin aynı şey olmadığını ifade etti. Bugünün dünyasında askerlerden çok sivillerin öldüğünü, üçüncü dünya savaşının ise bölgesel çatışmaların maskesi altında sürdüğünü söyledi.
Yazar, İran-Irak savaşı ve Yugoslavya iç savaşı gibi örneklerin ardından, “Bugün İsrail Gazze’de, Filistin’de tartışmasız bir biçimde bir soykırım uyguluyor,” diyerek sözlerini güncelledi.
Mungan, konuşmasını Sırrı Süreyya Önder’in sözleriyle bitirdi: “Dünyanın her yerindeki direnişçilere selam olsun.”
Kongrenin “Rejimin, Hegemonyanın ve Sermaye Birikiminin İnşasında Savaşların Rolü” başlıklı ikinci oturumu, oturum yürütücüsü Aysun Gezen’in çerçeve sunumuyla başladı. Gezen, “topyekûn savaşlar” sonrası dönemde savaşların farklı biçimler aldığına dikkat çekti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’ndan sonra vekâlet savaşları ve “terörizme karşı savaşlar” öne çıkarken, bugün yeniden büyük güçler arasındaki konfigürasyonun belirleyici hale geldiğini söyledi.
Gezen ayrıca, kapitalizmin krizleri aşmak için savaşa ihtiyaç duyduğunu, Almanya örneğinde silahlanma yoluyla sermaye birikim sürecinin hızlandırıldığını hatırlattı. Savaşların milyarderler yarattığını, teknolojik yeniliklerin ise önce savaş üretiminde geliştirildiğini, ardından gündelik yaşamda tüketim nesnesine dönüştüğünü vurgulayan Gezen, “Savaşı ortadan kaldıracak tek yol kapitalizmi de ortadan kaldıracak bir mücadeleyi yükseltmektir” dedi.
İlk konuşmacı Haluk Yurtsever, kapitalizmin sınırına ulaştığını, küresel ısıtma ve ekolojik yıkımın artık ertelenemez bir gerçeklik olduğunu söyledi. Sermayenin hareketlerinin ulus-devletleri aştığını, “şube devletler”in ortaya çıktığını ve devlet-sermaye ilişkilerinde dengelerin değiştiğini ifade etti. Büyük şirketlerin artık devletsi organizasyonlar gibi hareket ettiğini, bunun İngiliz emperyalizminin Hindistan’a girişini andırdığını belirtti.
Kapitalizmin kâr oranlarının düşme eğiliminin artık kronik bir sendroma dönüştüğünü, olağan yöntemlerle krizin aşılamayacağını söyleyen........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Sabine Sterk
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d