Kişilik savunusunun da ötesinde
Sağlamcılık bir ezen ezilen ilişkisidir. Doğalında diğer ayrımcı akımlar gibi şiddet içerir. Zaten o akımların çoğu aynı yerden beslenir ve kesişimseldir. Bu şiddeti uygulayan genellikle sağlamcı taraf olur. Maskotlaştırmanın, kişiyi bir” eğlence” aracı gibi görmenin kendisi şiddettir. Kaldı ki bu barbarlık kişiyi bir dalga geçme nesnesi olarak görüp kişiliğine saldırmak gibi ağır bir şiddetin yanı sıra çoğu zaman fiziksel zarar ile de sonuçlanabilir. Birisi ya da birileri karşısındakinin dokunulmazlığını ihlal etmeyi keşfettiğinde ona her türlü davranışı reva görür. Bunun çarpıcı bir örneğini Maria Abramovic’in gerçekleştirdiği bir performans sanatında hazin bir şekilde görebiliriz. İnsanın iyiyi mi kötüyü mü seçeceğine dair bir çalışma yapmak için üzerinde güller, kesici aletler gibi farklı amaçlı nesnelerin olduğu bir masaya hareketsiz uzanır. Sonrası insanın vahşet döngüsüne girdiğinde ne yapacağını acı bir şekilde gösteren eylemler bütünüdür. Korkunç acı verici eylemlerden tecavüz girişimine kadar birçok şeye maruz kalır.
Genellikle linç, pogrom gibi olaylarda korkunç yüzüne tanık olduğumuz kolektif canileşme kendisini orada da gösterir. Bu da insanın vahşetin sıradanlaştığı yerde daha doğrusu karşısındakine yönelik vahşeti meşru kabul ettiği yerde kendini gösteriyor. Yaşar Kemal’in “Sarı Sıcak” öykü kitabında bazı genç köylülerle ilişkiye giren Fadime’ye karşı her türlü tecavüz ve işkenceyi meşru görmeleri ve koca bir köyün önünde kutlamalar yaparak bu fiili korkunç boyutlara taşımaları da toplumun kendisine denk görmediğine kolayca hiç yapılamayacak şeyler yapabileceğini ve bundan o an rahatsız olmayacağını göstermiştir.
Irkçılık, sağlamcılık, fobi ayrımcı akımlar benzer meşruiyet zemini üzerinden benzer barbarlıklara imza........
© Bianet
