menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çanlar bizim için çalıyor

12 22
01.02.2025

Alışagelmek, her şeyin doğallaşması. Doğallaşanın insana aykırı olması ve bu aykırılığı besleyen suskunluğun, kanıksamanın doğal sayılması. Bu yabancılaşma nereye götürür? Nereye götüreceğini işin bilincinde olanlar hayal güçleri yettikçe anlatmaya çalışıyorlar ama sözleri pul değerinde kabul edildiği için öngörü gerçekleşene kadar çoğunluk inanmıyor. Hatta bazen öngörü gerçekleşse bile hakikat büyük oyunu bozan “dâhilerin” bayat komplo teorileri arasında kayboluyor. Bu arada dahiliğin ve mükemmelliğin tapınıcıları kimler? Bu soru aslında meramımı anlatmamı da kolaylaştıracak. Yaratılan normale en çok faşistler ve ırkçılar tapınıyor. “Normalin” dışına çıkanı zayıf halka görüp gerektiğinde onu harcama. İşte dünyamız yeniden bu tehlikenin büyümesiyle karşı karşıya. O tehlike hiçbir zaman tamamen yok olmadı ama bugün küresel anlamda oldukça tehditkar bir hal aldı.

Dünyada sağın yükselişi yer küremizin her köşesini “ötekiler” için iyice yaşanmaz hale getiriyor. Son dönemin seçim vaatleri göçmen ve LGBTQ düşmanlığı üzerinden yürütülüyor. Her kriz dönemi olduğu gibi ekmek yerine nefretle doyuruyorlar dünya halklarının karnını. Sartre “Yahudi Düşmanı-Anti Semitin Portresi” kitabında, yoksulların zenginlere güç yetirmeye cesaret edemedikleri için gücü “öteki” olana yönelttiklerine dair bir saptama yapıyordu. Bu gerçekliği farklı ayrımcı akımlar üzerinde gözlemleyebiliriz. Bireysel ilişkilerde sağlamcılığın bu yönünü oldukça fazla deneyimlemek zorunda kalıyoruz. Asansör bozulur, tuvalet kirli kalır, bir şey zarar görür; o an olayın ilk akla........

© Bianet