Her sabah dolabı açtığınızda hep aynı manzarayla karşılaşmak: Yıllardır askıda duran, bir türlü giyilmeyen kıyafetler... Kimi üzerine olmuyor, kimi aslında hiç tarzınız değil. Ama nedense oradalar. Peki, neden hâlâ dolapta duruyorlar?

Belki “Bir gün giyerim” diye avutuyorsunuz kendinizi... Belki de içten içe biliyorsunuz ki; bu kıyafetlerle vedalaşmak, geçmişle aranızdaki bağları koparmak gibi geliyor. O yüzden kıyamıyorsunuz. Sanki onları bırakırsanız eski benliğinizden, hayallerinizden de vazgeçmiş olacaksınız.

Aslında bu yalnızca sizin değil, pek çok kişinin yaşadığı bir durum. Kullanılmayan kıyafetlerle dolup taşan bir gardırop, sadece düzensizliğin değil; zihinsel yüklerimizin ve duygusal çatışmalarımızın da yansıması olabilir.

Geçmişle Vedalaşamamak

Bazı kıyafetler, sadece kumaş parçalarından ibaret değildir; anılar taşırlar. Belki o siyah elbise mezuniyet balosuna aittir, belki de o ceketi ilk iş görüşmenizde giymişsinizdir. Bu yüzden onlarla vedalaşmak sadece bir giysiden vazgeçmek değil, o döneme ait........

© Başkent'te Karar