Geçtiğimiz ocak ayında Anadolu’nun orta yerinde Konya’da bir bina çöktü ve insanlarımız vefat etti enkaz altında kalarak. Görgü şahitleri binadan garip sesler geldiğini duyduklarında binayı terk ediyor, terk etmek istemeyenleri de uyarıyorlar.

Fakat uyarılara kulak kapayan veya duymazdan gelenler maalesef enkaz altında kalıp vefat ediyorlar.

İki yıl önceki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de birçok bina yıkılıyor. Eski olanlar çıkıldığında, birçok yeni koca koca bina çöküyor ve binlerce can kaybı oluyor.

Bunlardan bir kısmı da bazı menfaatler uğruna binaların altlarında kolonlarda yapılan değişikliklerle, kolonların yer açmak amacıyla kırılıp yok edilmesi, ortadan kaldırılması sebebiyle oluyor.

1999 depreminde de bu tür yer açmalar, binaların yük dengesini ve dayanıklılığını bozmuştur.

1992 yılındaki Erzincan depreminde de muhtemel ki buna benzer vakalar yaşanmıştır.

Yarın olma ihtimallerinin konuşulduğu olası İstanbul depremi için de benzer olaylar, ihtimal ki vardır. Binaların altlarında yer genişletmesi yapılmıştır.

Yer yer ülkemizin bazı yerlerinde de binaların durup dururken yan yatması, kırılma seslerinin duyularak binaların boşaltılması ve sonrasında binaların yıkılması yaşanmıştır, yaşanmakta.

Deprem bölgesinde yaşasın yaşamasın, ikamet ettiği binalar sağlam ya da riskli olan binalarda oturan vatandaşlar da yer yer muhtelif mecralarda olası depremlere, yıkılmalara işaret ederek uyarılarda bulunuyor.

Halkın hepsi dese bir önemi olmasa bile birçok deprem uzmanı bilim adamını sürekli uyarı paylaşımları yapmaktadır seslerini duyurabildikleri mecralarda ki bu uyarıları hayati önem taşır.

Bu uyarılara kulak kapatmak büyük maddi manevi zararla, can kayıplarıyla yüz yüze getirir memleketi ve insanını.

Ülkemizin birçok noktasında deprem olma ihtimali tabi ki var.

Bu depremlerden belki de öncelikli toplumumuzun edeben, ahlaken, vatan sevgisi yönüyle, aklen, fikren, zihnen, eğitim, sağlık, hukuk, sosyal haklar, vatandaşlık hakları, gelir dağılımı, maddi manevi birçok hususta yok olup gitmesi, yıkılıp çökmesi, endişesi hassas yürekleri elbette rahatsız eder.

Bu konularla ilgili her vatandaşın bir söz hakkı olsa da esas söz hakkı ve yetkisi bu işin uzmanlarındadır. Her kafadan bir ses çıkması elbette olayları çözüme........

© Başkent'te Karar