Uzay limanları ve uzay turizminde artış: Sivil uzaya açılan kapı
Uzay turizmi bir zamanlar yalnızca bilim kurgu romanlarının ve sinema filmlerinin ihtişamlı hayallerine ait bir konuydu. Bugün ise milyarderlerin, teknoloji şirketlerinin ve devletlerin el ele vererek gerçeğe dönüştürdüğü yeni bir endüstri durumunda. 1961’de Yuri Gagarin’in Vostok kapsülünden Dünya’ya baktığı an ile başlayan insanlı uzay yolculuğu, 64 yıl sonra artık zengin turistlerin “uzaydan selfie” çekebildiği, birkaç dakikalığına yerçekimsizliği deneyimlediği ve yörüngede lüks otel odalarının planlandığı bir çağa evrildi. Daha düne kadar bilim insanları ve astronotlara ayrılmış olan kozmos, şimdi sıradan insanların parası ve cesareti ölçüsünde erişebildiği yeni bir seyahat rotası haline gelmiş vaziyette.
Elbette bu gelişim bir anda oluşmadı. SpaceX’in yeniden kullanılabilir roket teknolojisi, Blue Origin’in suborbital atlayışları ve Virgin Galactic’in stratosferin eşiğine uzanan uzay uçağıyla açtığı yol, bu yeni çağın temelini attı. Artık bir tatil broşüründe “Karayipler mi, yoksa üç günlüğüne Ay yörüngesi mi?” sorusu şaka olmaktan çıkıyor. Şirketler yalnızca turistik değil, ticari yönleriyle de iştah kabartıyor: Uzay otelleri, film setleri, hatta düşük yerçekiminde spor müsabakaları gündemde. Bir zamanlar Jules Verne’in kurguladığı “Aya Seyahat” hikâyesi, biletli yolcularla satışa çıkarılmış durumda.
Bu dönüşüm yalnızca şirketlerin değil, devletlerin de stratejik yarışını ateşledi. Dünya’nın farklı köşelerinde hızla yeni uzay limanları inşa ediliyor. ABD’de Florida’daki Cape Canaveral ve New Mexico’daki Spaceport America hâlihazırda turistik uçuşların merkezi. İngiltere, İskoçya kıyılarında yeni uzay limanları kurarken, Norveç’ten Avustralya’ya,........
© Aydınlık
