Türk siyaseti bir hesaplaşma içine girdi
Çok değil şöyle üç-beş metre gökyüzüne doğru yukarı çıkın.
Türkiye’yi seyredin.
Acil… acil… çözüm bekleyen sorunlar var.
Çarşı pazarda yangın var. İşçisi madencisi yollarda. Diyor ki ben üretmek istiyorum. Ama engel olmayın… Enerji lazımsa enerji… Madanse maden… Çiftçi öyle… Sanayici öyle… Emeklisi asgarî ücretlisi çay kaşığıyla bayram sadakası istemiyor artık… iş çığrından çıktı… fiyatları yakalayamıyorsun… hani memleketten gelen bulgur da yetmiyor artık…
Güya çözüm bulmak için aday olup Meclis’i, Meclis kürsüsünü işgal eden partilere bakıyorsun…
Hepsinde bir hareket var…
Sanki yarın seçim var.
Belli.
Daha yeni seçildiler ama merhem olmadılar. Daha o zaman söylemiştik. Öngörmek sihirli bir iş değildi.
İçlerinde bir yarış var.
Alenî. Kiminde biraz daha kapalı ama tekmeler masa altından görülüyor.
Paramparçalar.
Tek parça Parti var mı.
Tek nazarlık Vatan Partisi. Onu şimdilik bir kenara ayırıyorum. Hakkını vereyim geçeyim. Hemen her konuda bir çözüm programı oluşturdu. Makro ve mikro. Hatta bazen uygulamaya koyduğu bile oluyor. Bazen ticaret, bazen uluslararası ilişkiler, sağlık, spor, kültür, bilim…
Meclistekilere bakıyorum.
Hizmette ve çözümde mi bu yarış??
Ne gezer.
Belediye başkanları.
Daha bir yıl olmuş seçileli.
İstanbul ve Ankara!
Dökülüyor. Sular seller götürüyor.
Gün geçmiyor ki toplu taşıma araçlarında kaza, yangın olmasın.
Sürücüler direksiyon başında kalp krizi geçiriyor ya da düz yolda kaza yapıyor.
Görevler en alttan en üste işin ehli olmayanlara sağlığı bile elvermeyenlere öylesine oyların pazarlık bedeli olarak dağıtılmış belli.
Bütün köşe başları ya LGBT’ciler tarafından ya da terör örgütünün kapkaççıları tarafından tutulmuş.
Başkanlar zaten asgarî ücret şu kadar olmalı, emeklilerin maaşına şu kadar zam yapılmalıyı tartışıyorlar.
Ne alâka??
Çıkıp yanyana diziliyor, birbirlerinin omuzlarına kafalarını koyup komiklik yapıyorlar.
Cumhurbaşkanlığına adaylar.
İkisi birden gireceklermiş…
Parti bile değiller artık. Neye nasıl güveneceksiniz..
Aslında yediden yetmişe bütün partilerin içinde farklı iki ya da daha fazla çizgi var. Gelin biz biraz daha basitleştirelim.
Türkiye bir karar arifesinde.
Bütün sorunları, Partilerin içinde ve dışında, kim aday olsunu bile çözüme ulaştıracak bir “temel karar” vermek zorundayız…
Kişisel yarışların dışında… hatta o düğümleri bile çözecek temel bir karar.
Acil… Acil!!
Türkiye nereye konumlanacak?
Atlantik’te mi boğulacak, yokluk yoksulluk içinde Londra bankerlerinin kapısını mı aşındırmaya devam edecek, kim “başkan” olsun diye Pentagon’un kapısından çıkacak kararları, kirli dolarcıklarıyla 14’üncü kata gelip yerleşmelerini mi bekleyecek… (Gerçi onların da artık kendi kozmik odalarında kendi başlarına sürecek merhemleri bile yok… yakında bütün kirli çamaşırlar ortaya........
© Aydınlık
