Sıla ve sevgili hasreti çekenlere bayram armağanı
Kaç yıl oldu bilemedim… sayamadım… ama Rüzgargülü’nün geleneğidir. Bayramlarda okuyucularımın evlerine gidip büyüklerimin elinden, küçüklerimin gözlerinden tek tek öpemediğim, mendil içine lokum koyup veremediğim için şiir, şarkı, türkü armağan ederiz…
Bu bayram da gurbette sıla ve sevgili hasreti çekenlere bir armağanımız olsun istedik.
Kemaliye türkülerinin ve manilerinin bu konuda özel bir yeri vardır.
Çok göç vermiş bir ilçemiz.
Munzur Dağları’nın eteğinde sarp kayalıklar, Fırat Nehri’ni besleyen deli deli akan Karasu’yla buluşunca müthiş bir doğal güzellik çıkmış. Ama siz ona bir de yaratıcı, ekmeğini gerçekten taştan çıkaran Kemaliye insanını ekleyin…
Giresun’dan ta Tebriz’e kadar Eğin’den de geçip giden ticaret yolu, konaklayan kervanlar ayrı bir kültürel birikim de katıyor.
Geçim derdiyle Kemaliye’de katırlarla Giresun’a oradan deniz yoluyla taşı toprağı altın İstanbul’a gidenler ve getirip götürdükleri…
Türküsüyle manileriyle bir de hasretlik çeken kadınlar… gelinler, kızlar, kardeşler, analar, bacılar…
Kemaliye manilerinin hemen hepsi kadın ağızlı. Cesur ve kişilikli kadınlar. Özel bir Anadolu geleneği.
Manilerin çoğu yedi değil 11 heceli… bildiğim bir konu değil, bir anlamı var herhalde, bestelenmiş uzun havalar.
Bu bayram hasret çeken herkesin sevdiğine ve hayallerine kavuşası dileğiyle manilerimiz onlara armağan olsun!
Hepimize, vatanımıza, milletimize aydınlık bayramlar olsun!
***
Kurban olam gözlerinin içine
Ayrı düştüm o gidiyor gücüme
Elâ gözlerini sevdiğim ağam
Sığamadın mı bir Eğin'in içine”
***
Eğin yolu düz olsun
İçi dolu kız olsun
Doksan dokuz yarem var
Bir de sen vur yüz olsun...
***
Kırmızı gül has bahçede tez biter
Özledim yârimi gözümde tüter
Şu........
© Aydınlık
