menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’deki İsrael Hayom gazetesi ve köşe yazarları

12 1
15.06.2025

İsrail’in İran saldırıları sonrası, mızrağın ucu İran’a dokunduran kesimler olduğunu, iki gündür yazıp çiziyoruz.
Basındaki ve sosyal medyadaki bu durum, İran’ın etkili saldırıları sonrası biraz olsun dağıldı. Hava döndü. Fakat İsrailci çizgiyi açıkça sürdürmeye devam edenler var.
İsrail’de bazı gazeteler var. Ağır Netanyahucu olup bedava dağıtılan, en yüksek baskı sayısına sahip İsrael Hayom örneğin. Ana akımda en fanatiklerin sesi Jerusalem Post. Veya devlet ajansı olan KAN gibi… Ama maalesef bizde de bu role aday gazeteler ve köşe yazarları görüyoruz.
Şimdi size Türkiye’de yayın yapan İsrael Hayom gazetesi olsa, manşeti nasıl olur, köşe yazarları kimler olurdu, basından örneklerle anlatacağız. Farz-ı misal, bir birinci sayfa kuralım.

Türkiye’de İsrail’in hoşuna gidecek manşeti, Cumhuriyet atmış. Manşeti şöyle: Üstbaşlık; “İsrail, İran’da nükleer tesislerin ardından doğalgaz sahalarını da hedef aldı” Başlık; “Füze yağdı.” İran’ın etkili saldırıları ve Tel Aviv’deki panik sayfaya yansımamış. İsrail’in rolünü öne çıkaran Cumhuriyet, bununla da sınırlı kalmamış. “İranlılara çağrı” arabaşlığının altından Netenyahu’nun İranlılara yönelik “Rejime karşı ayağa kalkma” sözlerini aktarmış. Netenyahu’nun kendini bulabildiği tek yayın organı Cumhuriyet. Manşet o yüzden Cumhuriyet’ten.
Gelelim gazetenin köşe yazarlarına. Başyazar makamına, İran düşmanlığıyla bilinen mezhepçiliğin en yüksek sesi Yusuf Kaplan oturuyor. Başlığı, “İsrail-İran çatışması ne anlam ifade ediyor?” Kaplan, yıllardır söylediği türküyü tekrar tutturmuş: “Danışıklı dövüş.” Kaplan’a göre gözler Gazze’ye döndüğü bir zamanda İran’a odaklanılmış. Ama esası, İran’da rejim halkı etrafına kenetlemiş, mağdur ve kahraman olmuş, “direniş cephesi” güçlendiren bir sonucu olmuş! Bu da Türkiye’nin önünü kapıyormuş. “İran’ı İslâm dünyasının istikrarını bozacak emperyal güç haline getirerek İslâm dünyasının başına bela etmek istiyorlar.” diyor Kaplan. Örneğin hiç İsrail propagandalarına dikkat çekmeyen Kaplan, Türkiye’de bir cadı avı başlatılmasını istiyor: “İran’dan beslenen kişi ve kurumların bu ülkeyi karıştırmalarına, istikrarsızlaştırmalarına asla göz yumulmamalı!”
İran’dan emperyalist olarak bahsedenlerden biri, Kaplan’a ters görünse de, tam yanında konumlanan Cumhuriyet yazarı Emre Kongar. “Bir yandan Batı Hıristiyan Emperyalizmi, öte yandan Sünni Arap ve Şii Fars Emperyalizmi, etnikçilikli kimlik politikalarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye ve yok etmeye çalışıyorlar!” diyor. Biri sünnîlik adına, biri laiklik adına, okları İran’a çeviriyor. Danışıklı dövüşü aslında bunlar yapıyor!
Yine Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı da, Yusuf Kaplan’la benzer şeyler söylüyor: “’İç cephe zayıflığı’ başlığını koymanın nedeni, İran’daki rejimden nefret eden İranlıların varlığı. Öyle ki pek çok muhalifin rejimin yıkılması için yabancı güçlere, ABD ve İsrail’e istihbarat bilgileri verdiği yazılıp çiziliyor.”

14 Haziran’da Türkiye gazetesinde çıkan bir yazı da bu gazetedeki yerini alıyor. Yazarı, Rahim Er. Başlığı, “İran’da rejim çöktü!..” Yusuf Kaplan’a benzer tezler ileri süren Er, “İran, en az bir asırdır böyle........

© Aydınlık