menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Köylülerin Avrupa tarihindeki asi rolü

22 1
16.03.2025

Trump, ticaret ve gümrük tarifeleri üzerine daha fazla analiz yapmaya ara vererek, bu yazıyı ekonomi tarihi üzerine yazıyorum.

Robert Dees, “Köylülerin Gücü - Ortaçağ Almanya'sında çiftçiliğin ekonomisi ve politikası” adlı iki büyük cilt halinde bin 700 sayfadan fazla bir eser yazdı. Dees, ana akım iktisat tarihinin aksine, ezici çoğunluğu tarımsal olan antik ve Ortaçağ ekonomilerindeki köylülerin veya çiftçilerin Avrupa'da medeniyetin ilerlemesinde önemli bir rol oynadığını savunmaktadır. Bu bağlamda uygarlık, çiftçilik tekniğindeki gelişmeler ve teknik yenilikler -çiftçilerin "yaratıcı dehası"- yoluyla emeğin üretkenliğini ve dolayısıyla kalabalıkların yaşam standartlarını ve sağlığını yükseltmek anlamına gelmektedir. Köylüler, Romalı köle sahipleri ya da feodal beylerin sınıf egemenliğinin kurbanları olan şekilsiz, donuk bir kitle değildi. Etkinlikleri vardı; egemen sınıfın pençesini kırmak için pek çok kez (çoğu zaman başarılı olmasa da) mücadele ettiler. Başarılı olduklarında ve üretimde bir dereceye kadar bağımsızlık kazandıklarında ve üretilen artığın kontrolünü ele geçirdiklerinde, toplumu ileriye götürdüler.

Roma İmparatorluğu'nda olduğu gibi köylüler bastırılıp yönetici sınıf onların yerine köleleri geçirdiğinde, Roma İmparatorluğu ekonomik krize girmiş ve sonunda çökmüştür. Köylüler, küçük feodal rejimlerin yönetimi altında serfliğin acılarına maruz kaldıklarında, sonunda feodal düzen, her türlü ilerlemeyi emen bir dizi vebalı krize ve sürekli savaşlara düştü.

Dees'in kitabının ana odağı, 1450'den 1650'ye kadar Güney Almanya'da çiftçiliğin ekonomisi ve politikasıdır. Ancak kitabına çiftçilerin/köylülerin Roma Cumhuriyetinin inşasında ve başarılı bir şekilde genişlemesindeki rolüyle başlıyor. Yönetici tarikatlar özgür çiftçilerin yerine savaş fetihlerinden gelen köleleri geçirip köylü yurttaşları borç batağına sürüklediğinde ve büyük mülkler için topraklarını kamulaştırdığında, Roma toplumu sınıf savaşlarına, iç savaşlara, cumhuriyetin sonuna ve nihayetinde iç çöküşe ve kuzeyden gelen köylü 'barbarlar' tarafından dış istilaya yol açan krizlere girdi. Kuzey Avrupa'dan gelen bu köylü “barbarlar”, "imparatorluğu ele geçirene kadar daha fazla yiyecek, daha fazla çiftçi, daha fazla savaşçı" üreten çiftçiliği geliştirmişlerdi.

Dees, Roma'nın çökmediği, bunun yerine “geç antik çağa” dönüştüğü ve ardından yavaş yavaş feodal bir sisteme evrildiği şeklindeki yaygın ana akım revizyona karşı çıkmaktadır. Ona göre, ki ben de buna katılıyorum, Roma köle ekonomisi çökmüş ve üretkenlik, teknoloji ve kültür azalmıştır. Dediği gibi, 900 yılında, Batı Roma imparatorluğunun sona ermesinden dört yüz yıldan fazla bir süre sonra, "İngiltere'de tek bir şehir yoktu ve kuzey Avrupa'da çok az şehir vardı".

Ancak tam da bu dönemde, artık Roma köleliğinden kurtulmuş olan köylü çiftçilerden güç alan üretkenlik ve yenilikçilik yeniden canlanmaya........

© Aydınlık