Hatırlanmak isteyen efsane: Mahmudiye Kalyonu
İstanbul Tersanesi’nde (Tersane-i Amire) inşa edilen ilk 3 ambarlı “Mahmudiye Kalyonu”, 23 Mayıs 1813’te Haliç’in durgun sularına indirildi. 9 Ağustos 1814’te de harekâta hazır hâle getirildi. Bin 400 kişilik mürettebatı bulunan “Mahmudiye Kalyonu”, 140 topuyla dünyanın ateş gücü en yüksek gemisi olmakla beraber, çok ciddi denge problemleri vardı. Bu nedenle, ilk “Mahmudiye Kalyonu”, 1821 ve 1822’de Ege adalarındaki Türkleri katliamcı Yunanlılardan korumak üzere Adalar Denizi’ne gönderilen Osmanlı Donanması’nda kendinden bekleneni veremedi. Dev geminin denge sorunlarını çözmek için büyük çaplı bir tadilatın yapılmasına niyet edildiyse de hesaplanan maliyetin yüksek olması nedeniyle, hizmet dışına ayrılmasına; ama yerine yine “Mahmudiye” isimli yeni bir kalyonun inşa edilmesine karar verildi.
Bu kararın alındığı sırada, 20 Ekim 1827’de, İngiliz-Fransız-Rus savaş filoları, Osmanlı Donanması’nın Mora Yarımadası’nda harekât üssü olarak kullandığı Navarin’e izinsiz olarak girdi. Krizin savaşa dönüşebileceğini öngöremeyen güçlü Osmanlı Donanması, gerginliğin beklenmedik şekilde top düellosuna dönüşmesine hazırlıksız yakalandı ve sıkışıp kaldığı limanın içinde maruz kaldığı 4 saat 55 dakikalık baskın tarzında saldırının sonrasında 8 bin şehit vererek gemilerinin yarısını kaybetti.
Navarin’de denizdeki savaş gücünü önemli ölçüde yitiren Osmanlı Devleti, önce Türk Boğazları’nı emperyalist devletlerin gemi trafiğine kapattı; emperyalist donanmaların Mora Yarımadası’nı terk etmesini ve Navarin’deki zararın kendisine ödenmesini istedi; istekleri kabul edilmeyince de İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusyası ile siyasi ilişkilerini kesti. Dahası Türk tersanelerinde ne kadar İngiliz ve Fransız mühendis varsa, hepsinin işlerine son verip ülkelerine geri gönderdi.
Navarin’in öfkesiyle tamamen yerlileşen ve millîleşen İstanbul Tersanesi, buharlı gemi “know-how”ına erişim hatırına 1840’ta İngiliz mühendisleri yeniden çalıştırmaya başlayıncaya kadar, “yelkenli savaş gemi inşası”nda harika işler çıkardı. Bunun ilk örneği “Mahmudiye Kalyonu” oldu. Tepeden tırnağa Türk mühendisleri tarafından tasarlanan yeni “Mahmudiye Kalyonu”, yine tepeden tırnağa Türk kaynakları ile inşa edildi ve 1829’un başında, büyük bir törenle denize indirildi. Mühendis Mehmet Efendi ile Mimar Mehmet Usta’nın imzasını taşıyan, 128 topu ile göz kamaştıran ve 11 bölüğe karşılık gelen bin 280 kişilik mürettebatı ile o dönemde, kendinden önceki “Mahmudiye” gibi dünyanın en büyük savaş gemisi olma unvanını........
© Aydınlık
