menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sudan: Bitmeyen vahşetin coğrafyası

17 18
03.11.2025

Darfur’un kalbi sayılabilecek El Fâşir’de iki gün içinde 2 bini aşkın sivilin katledilmesi, yalnızca sahadaki bir vahşet tablosu değil; Sudan’ın bir asırlık tarihinde kökleşmiş merkez-çevre geriliminin, etnik kimliklerin yaralı hafızasının ve madencilik-enerji eksenli jeoekonomik çekişmenin aynı kadrajda görünür hale gelmesidir. Bu yüzden, Fâşir’i sadece bir “cephe” olarak değil, bir dönemecin adı olarak okumak gerekir. Darfur, 1916’ya dek bağımsız bir sultanlık olarak varlığını sürdürdü; Anglo‑Mısır idaresinin ardından Hartum merkezli devlet inşası, Batı Sudan’ın altyapı, güvenlik ve kalkınma taleplerini çoğu kez ötelerken yerleşik Afrikalı topluluklarla göçebe Arap kökenli gruplar arasındaki kırılgan dengeyi de siyasal rekabetin parçası haline getirdi (iklim stresi, toprak bozulması ve su/otlak paylaşımındaki sürtünmeler bu kırılmayı giderek derinleştirdi).

2003’te SLM (Sudan Liberation Movement-Sudan Kurtuluş Hareketi: Hartum’daki Arap kökenli iktidar elitinin bölgeyi dışlamasına karşı siyasi temsil ve eşitlik talebi ile Sudan’ın Batısında kurulan Darfur’daki siyah Afrikalı kabilelerin temsilcisi olan hareket) ve JEM (Justice and Equality Movement-Adalet ve Eşitlik Hareketi: Merkezi hükümetin -Hartum rejiminin- Darfur halkını marjinalleştirmesine karşı çıkmak, ülke genelinde adil kaynak ve iktidar paylaşımı sağlama amacıyla kurulan)’in silahlı isyanların çıkışıyla, devletin; Sudan’daki Darfur çatışmasının en tartışmalı ve kanlı unsurlarından biri olan Janjaweed(“silahlı atlı haydutlar” veya “şeytanın atlıları” olarak çevirilir) milisleriyle kurduğu enformel şiddet mimarisi sivillere yönelik sistematik saldırılara kapı araladı; köylerin yakılması, kitlesel yerinden edilmeler ve cinsel şiddet vakaları Darfur’u uluslararası hukuk literatüründe ‘soykırım/etnik temizlik’ iddialarının başat örneklerinden biri yaptı. UNAMID [United Nations–African Union Mission in Darfur (Birleşmiş Milletler–Afrika Birliği Darfur Ortak Barış Gücü Misyonu)]’in sınırlı etkisi, müdahalenin geç ve parça parça kaldığını teyit etti. 2011’de Güney Sudan’ın ayrılmasıyla Hartum’un petrol gelirleri dramatik biçimde azalınca, devlet ve çevresindeki silahlı‑ticari ağlar altın başta olmak üzere madenciliğe yöneldi; Kuzey Darfur’daki Jebel Amer gibi sahalar yalnızca ekonomik değil, siyasal‑askerî etkisi olan “gelir düğümlerine” dönüştü. Kaçak/yarı‑kayıt dışı yollarla Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden küresel pazara akan altın, çatışmayı besleyen mali damar haline geldi.

Bugün, RSF (Rapid Support Forces-Hızlı........

© Aydınlık