Yamaçları çok eşelemeyin
İzmir’e bağlı Tire ilçesinin kuzeye bakan yamaç köylerinden birindeydim. Ova kısmından güneye doğru yürürken yükseklerdeki makilik (ormanlık) alanda açılmış, düzensiz şekilli, iki ayrı parsel dikkatimi çekti. Eskiden halkımızın çoğunluğu yoksul ve zorunlu olarak tutumlu idi. Bilirsiniz pantolonların en çok diz kısmı ve oturup kalkma sonucu arka kısmı yıpranır. İnceldiği için veya bir yere takılıp yırtılacak olursa, atıp yenisini almak yok. Yıpranmış kısmı makasla kesip çıkarır onun yerine, biraz daha geniş sağlam bir kumaş parçasından yama konulur ve çoğunlukla elle sıkıca dikilirdi.
Pantolonun arkasında çoğu kez farklı renk ve dokuya sahip kumaştan oval şekilli iki yamalık olur. Kimse bunu yadırgamaz ve ayıplamaz. “Yırtık gezmek ayıp, yamalı gezmek ayıp değildir” ilkesi geçerliydi. Şimdilerde özellikle yırtık pantolonu parayla alan ve moda diye onu giyip dolaşanlar türedi. Neyse konumuza dönelim. Dağın yamacını yamalıklı pantolon kıçına benzetmiş iki parselin de 10 dekardan büyük incir bahçesi olduğunu fark ettim. Eteğinde bulunduğum yamacın eğimini ölçtüm, 38 derecelik dik bir yokuş. Bahçelerin bulunduğu yerde eğimin daha fazla olduğu da açıkça görülebiliyor. Belli ki bahçeler yeni sürülmüş, koyu renkli toprak parıldıyor.
Eğimin bu kadar yüksek olduğu yerler orman veya mera arazisi olarak kullanılmalıdır. Buralarda toprak işlemeli tarım yapılırsa, zaten sığ olan toprak yağışlarla yıkanıp erozyona uğrar ve geriye çıplak kayalar ve taşlar kalır. Seki (teras) yapmadan dikilen ağaçların da........
© Aydınlık
