Sinema-TV merkezinde kazma sesleri
Hep aynı yöntem. Hiç değişmiyor. Önce el konuluyor, bir süre harabe konumuna gelene dek beklettirilip unutturuluyor, sonrasında da kazmayı vurup yıktırılıyor. Yarınlara miras olarak bırakılması gereken her bir değerimizin yok ediliş serüvenleri hep böyle oldu. Değiştirilmesi, karşı konulması mümkün olmayan bir yazgı gibi…
Yaklaşık beş yıldır üzerine yazıp çizilen, yalnızca sinemamızın değil bu coğrafyanın belleği konumunda olan MSGSÜ Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi’nin temeline ne yazık ki kazma vurulmaya başlandı. Önce içi, hiçbir envanter tutmaya gerek olmadan alelacele boşaltıldı, derken başına, bırakın sinema ve arşivciliği bir yana sinema izleyicisi olduğu bile kuşkulu birileri getirildi, sonra da boş kalan bina deprem riski nedeni/bahanesiyle ortadan kaldırılmaya başlandı.
Tarih yazamayanların tarihi yok etmelerinin doğal bir eylem sayıldığı bir coğrafyada ne yazık bu tür bir anlayışın önünü geçmek sanıldığı gibi pek kolay olmuyor. Yenik düşen yalnızca kurumlar değil onun da ötesinde bir çırpıda, bir ömür adanmış yaşamlar bile hak ettikleri tarih sayfalarından kopartılarak silinip atılmak isteniyor. Kısacası denetimsizlik, “ben yaptım oldu” deyiş, güç zehirlenmesi ve de liyakatsizlik diz boyu…
4-5 yıl önce yine bu sütunlarda bu konu üzerine yazdığımız ilk yazılardan birinde sözü edilen merkezin yalnızca yönetiminin değiştirilmesiyle yetinilmeyeceğini giderek içinin -yönetim açısından- boşaltılarak, binanın da konumu gereği bir rant kurbanı olabilme ihtimalinden söz etmiştik. Yanılmış olmayı o kadar çok isterdik........
© Aydınlık
