menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Direnmenin en etkin yolu: Sinema festivalleri

29 29
wednesday

Politik alandaki her bir sorun sonunda kültür/sanat alanında dolaylı ya da dolaysız kendini göstermekte gecikmiyor. Bu gösterme; ülkemizdeki kültür sanatın politikayla ilişkisinden daha çok, farklı dönemlerde farklılıklar gösteren bu alanların yaklaşım biçimlerinden ya da bir diğer deyişle karşılıklı çıkar ilişkilerinden kaynaklanır.

Siyasal iktidarlar ve de onların değişik düşünce yapılarına uygun olarak değişiklik gösteren yerel yönetimler sanat/kültürü bir amaç doğrultusunda değil de nedense, hangi görüşe sahip olurlarsa olsunlar bir araç olarak görmeyi tercih ederler. Bu kesimler için sanat başları sıkıştıkları zaman bir kurtarıcı, bir değer, bir erdem, ancak, iş başına geldikleri zaman da gereksiz bir masraf, ya da kendilerini seçenlere verilen bir lütuf olarak değer görür. Hele hele günümüzde bu değerlendiriş biçimi “bizden olanlarla”, “bizden olmayanlar” ayrımı içinde, kendi çıkar ve düşünceleri doğrultusunda dışlanıp benimsenir. Örneğin belirli periyodlarla Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen devlet ödüllerinde veren kişilerle (yani jüri) ile, seçilenlere (yani devlet sanatçısı unvanı alanlara) bir bakınız. Acaba bunların kaçına sanatçı diyebilir, ya da kaçını bu unvana layık olarak değerlendirebiliriz. Bu yaklaşımı Kültür ve Turizm Bakanlığından siyasal iktidarlara, yerel yönetimlerin bu alandaki etkinliklerinden yazılı ve görsel basına dek her bir alanda rastlayabiliriz.

Doğrudur… Kültür/sanat para kazandırmaz, aksine para yer. Ancak yapana da yapımına destek verenlere de parayla satın alınması mümkün olmayan bir değeri, saygınlığı, dönemlerine not düşüp, bu alandaki yaşanabilecek her bir başarıya ortak olmayı getirir. Üstelik tüm bunlar sözünü ettiğim........

© Aydınlık