İlişkilerin Geleceğine Dair Katı Bir Distopya: The Lobster
Yorgos Lanthimos’un 2015 yapımı filmi The Lobster, izleyicisine yakın gelecekte geçen distopik bir öykü anlatıyor. Distopyaların o bildik karanlık atmosferini içinde barındıran film, ilişkilerin geleceğine dair tahminlerde bulunmasının yanı sıra, düşünceler, hisler ve davranışlara dair de oldukça önemli tespitlerde bulunuyor.
Lanthimos filminde yalnızlığa adeta başkaldırmış bir totaliter sisteme yer veriyor. Biriyle birlikte olmanın zorunlu olduğu, yalnızlığın hor görüldüğü hatta cezalandırıldığı bir gelecek bu. Yalnız kalmak artık mümkün olmayan bir olgudur. Yolda yalnız yürüyen bir insanı bir polis çevirerek birliktelik belgesini sorabilmektedir. Eşlerle birlikte gezilmelidir yoksa çok katı cezalarla karşı karşıya kalınır.
Tüm amaç biriyle birlikte olmaktır. Yalnız yapılan her şey yasaktır. Bunu başaramayan, belli bir süre içinde kendine uygun bir eş seçemeyen insanlar hayvana dönüştürülür. Yani kısaca yalnızlık, hayvanlıktır sonucuna ulaşıyoruz.
Film, yalnız insanların, bir eş seçme amacıyla geldikleri otellerden birinde başlıyor ve ilk yarısı da bu şekilde geçiyor. Oluşturulan düzenden anlıyoruz ki, bu otellerden yalnızca biri. Tüm ülkeye (ya da dünyaya) yayılan bir zincir söz konusu ve herkes bu düzene uymak zorunda. Er ya da geç ya bir eş bulup birlikte olunmalı ya da süre sona erdiğinde seçilen hayvana dönüşmeli. Evet, neyse ki dönüşülen hayvanı kişi kendi seçebiliyor. En azından hâlâ bazı özgürlüklerin bulunduğu bir gelecek bu.
Katı kurallarla işleyen otele gelen karakterimiz David de kendisine tanınan süre içinde bir eş seçmek zorundadır. Eğer eş seçemezse dönüşmek istediği hayvan filme de ismini veren “ıstakoz”dur. Seçeceği eşle aynı zamanda çok belirgin bir ortak noktaya da sahip olmalıdır. Bu benzerlik temasının günümüz ilişkilerine ince bir dokundurma olduğu muhakkak. İnsanların birlikte olacağı kişiyle ortak yönlerinin bulunmasına özen göstermesinin yakın gelecekte mutlak bir kurala dönüştüğünü görüyoruz. Baştan sona bir kara mizah örneği olan filmin yüz gülümseten anlarından yalnızca biri bu. Hem belki de zıtlıklar bir ilişkiyi daha üst bir noktaya taşır kim bilir?
Filmde geçen bir cümle filmi özeti olabilecek nitelikte:
“Bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor.”
The Lobster filmini iki aşamada........
© Aydınlık
