Küreselci neoliberal hükümetin geleceği yok
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ikinci azınlık hükümetinin hazırladığı 2025 Bütçesini Finansman Yasa Tasarısı (PLF) ve Sosyal Güvenlik Finansman Yasa Tasarısı (PLFSS) Sosyalist Partinin desteği ile kabul edildi ve Senatonun onayı ile kesinleşti.
Her yılın aralık ayında sunulan ve kabul edilmesi gereken bütçe iki ay gecikme ile onaylandı. Birinci azınlık hükümeti Başbakanı Michel Barnier’in bütçeyi Anayasanın 49/3 maddesinin hükümete verdiği Meclis’in oyuna sunmadan geçirme kararı yine Anayasal bir hak olan muhalefetin gensoru önergesi ile hükümet düşürülmüş ve bütçe kabul edilmemişti.
Barnier hükümetinin düşmesine Sosyal Demokrat Yeni Halk Cephesinin bileşenleri Sosyalist Parti, Boyun Eğmeyen Fransa, Fransız Komünist Partisi ve Yeşiller hiç fire vermeden gensoruyu desteklemiş ve Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi de gensoruya olumlu oy vererek hükümetin düşmesi sağlanmıştı.
Ardından Macron’un Başbakan olarak atadığı François Bayrou yine bir azınlık hükümeti kurmuş ve aşağı yukarı Barnier bütçesine benzer bir tasarı hazırlamıştı. Bayrou da Meclis’i hiçe sayarak 49/3 maddesini kullanarak bütçeyi geçirmeye çalışması yine gensoru önergesi verilmesini gündeme getirdi. Ama bu kez Sosyalist Partinin Yeni Halk Cephesi bileşeni diğer partilerden ayrılarak gensoruya karşı oy vermesi üzerine bütçe kabul edilmiş oldu.
Her iki hükümete de gensoruyu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Jean Luc Melenchon’un partisi vermişti. Marine Le Pen’in partisi birincisinde Yeni Halk Cephesinin tüm partilerinin gensoruya desteği olduğu için kendi partisinin oyları ile birlikte hükümetin düşürülmesi kesindi. Fakat ikinci azınlık hükümete karşı verilen gensoruyu Sosyalist Partinin desteklemeyeceğini açıklaması üzerine bu kez kendileri de olumlu oy verse bile hükümet düşmeyecekti. Bu nedenle gensoruyu destekleyen “aşırı solcu” olarak nitelediği Boyun Eğmeyen Fransa, Komünistler ve Yeşillerin yenilgisine ortak olmak istemediler ve dolayısıyla gensoruya karşı oy kullandılar.
Borç batağındaki Fransa, tarihinde az rastlanır bir şekilde devlet bütçesini oluşturamıyor. Önceki Başbakan Michel Barnier Meclis’te bütçenin sunumunu yaparken sürekli yükselen kamu borcuna ve bütçe açığına dikkat çekmiş ve “Demokles'in gerçek kılıcı devasa mali borcumuzdur: 3 trilyon 228 milyar avro (Milli gelirin yüzde 114’ü). Eğer dikkatli olmazsak, ülkemiz çöküşün eşiğine gelecektir. Bu yıl kamu açığımız, tüm kamu kurumlarının açığı, milli servetimizin %6'sını aşacak… Bu borcun maliyeti (yıllık faizi) 51 milyar avro. Şu anda eğitimden sonra devlet harcamalarının en büyük ikinci kalemi” demişti. François Bayrou görevi devir alırken kamu borcuyla ilgili “Önümüzde Himalaya dağları var” demişti.
Hükümetin 2025 bütçesine Başbakanın kendisi, Macron cephesinin partileri dahil tüm partiler bu bütçenin “mükemmel” olmadığını ifade ettiler. Fransa’da son 40 yıldır gerek sosyal demokrat hükümetlerin gerekse liberal hükümetlerin uyguladığı küreselci neoliberal politikalar sonucu ülke ekonomisi iflasın eşiğine gelmişti. 80’lerin başından itibaren ülke ekonomisi borç ile dönüyordu. Borcu ve faizi ödemek için yeniden borç alma döngüsü içine hapsolmuşlardı. En çok borçlanma 900 milyar avro ile Macron döneminde oldu. Ondan önce Sosyal Demokrat François Hollande döneminde 341 milyar ve öncesinde Sarkozy döneminde 390 milyar borçlanma yapılmış. Yani son üç dönemin Atlantikçi cumhurbaşkanlığı döneminde kamu borcu ikiye katlanmış ve bugün 3 trilyon 228 milyar avro olmuş. Aslında borç krizi tüm Avrupa’yı sarmıştı. Ünlü Fransız ekonomist Jacques Attali, Batı’nın yaşadığı ekonomik krizin çözümüyle ilgili Le Monde gazetesinin sorularına verdiği cevapta “Ekonomi tarihinin bize öğrettiği gibi, borç krizi ancak ya bir savaş ya enflasyon ya da büyüme ile çözülür” diyordu.
Bugünkü ekonomik krizin ve onun yol açtığı siyasi krizlerin nedeni 80’lerden bu yana uygulanan borçlanma ekonomisi ve ABD’nin dayattığı neoliberal politikalardı. Kapitalist emperyalist sistem artık yolun sonuna geldi. Bugün devletin bütçesini oluşturamayan Fransa işte geçmişten bu yana uygulanan ve bugün iflas eden programın bedelini ödüyor.
Bugün emperyalist sistemin sağ........
© Aydınlık
