menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Birlik olamayan birlik: Avrupa Birliği

8 1
16.02.2025

Genel olarak Batı özel olarak da Avrupa; dünyada “demokrasinin beşiği”, “özgür”, “eşitlikçi”, ”sosyal refahın olduğu” ülkelerden oluşan bir kıta olarak gösterildi. ABD de öyle. Son zamanlarda, bizzat Avrupa basınında ve Avrupalı liderlerin ağzından “Batı uygarlığı çöktü”, “Batı uygarlığının sonuna gelindi” gibi ve buna benzer değerlendirmelere tanık olduk ve olmaya devam ediyoruz. Gerçek hiç de öyle değildi. Batılı emperyalistler sömürgeci, işgalci, soykırımcı ve saldırganlıklarıyla Afrika, Asya ve Latin Amerika’da milyonların kanını döktü, yer altı ve üstü kaynaklarını tarumar etti.

Burjuva Demokratik Devrimleriyle, özellikle Büyük Fransız Devrimi ile insanlığın kazandığı burjuva demokratik değerler çok geride ve tarihte kalmıştı. Bu devrimlerle ortaya çıkan ulus devletlerin uyguladığı serbest rekabetçi kapitalizmin tekelleşmesi ve 19. yüzyılın sonunda emperyalist bir karakter kazanmasıyla birlikte yeni bir döneme girildi.

20. yüzyıl iki dünya savaşı gördü. Bu savaşlar dünyayı paylaşmanın ve yeniden paylaşmanın ürünleriydi. Her iki savaş da Avrupa’da yaşandı. Yani ‘uygarlığın merkezi olarak bilinen’ Avrupa’da. Bu savaşlar on milyonlarca insanın ölümüne ve büyük yıkımlara yol açtı.

Her iki savaşta da Atlantik ötesinde bulunan ABD bir zarar görmediği gibi kazançlı çıktı. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’yı denetim altına alan bir güce kavuştu. Avrupa harap durumdaydı. Marshall Planı, NATO ve gladyo örgütlenmeleriyle Avrupa’yı şekillendirme ve denetim altına alma stratejisi izledi.

Avrupa yüzyıllarca, sık sık yaşanan kanlı savaşlara sahne oldu. 1870-1945 yılları arasında Fransa ve Almanya üç kez savaştılar. Bu savaşlarda birçok insan yaşamını kaybetti. Bu felaketler üzerine bazı Avrupalı lider ve düşünürleri, barışın sürdürülebilmesinin tek yolunun, ülkelerinin ekonomik ve siyasi yönlerden birleşmesi olduğu fikrine vardılar.

Soğuk Savaş döneminde ABD ile SSCB arasında sıkışıp kalan Avrupa kendi arasında bir Birlik oluşturma çabası içindeydi. Avrupa Birliği’nin (AB) kuruluşundan bu yana yaptıkları antlaşmalar değişen dünya şartlarında aşındı ve uygulanamaz oldu.1951 Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Kuruluş Antlaşması (Paris Antlaşması), 1957 Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Kuruluş Antlaşması (Roma Antlaşmaları) yapıldı. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra 1990’da iki Almanya’nın birleşmesi, Doğu Avrupa ülkelerinin bağımsız devletler olarak ortaya çıkması yeni bir antlaşmayı gündeme getirdi. 1992’de Avrupa Birliği Maastricht Antlaşması yürürlüğe girdi. Ama 1997’de Amsterdam Antlaşması ve 2001 yılında Nice Antlaşmasının yapılmasına ihtiyaç duyuldu.

50 yıl sonra birbiri ardına çöp olan bu antlaşmaları tek bir belgede toplayacak Avrupa Birliği Anayasası hazırlanmasını öngören yeni bir antlaşma 2004 yılında Roma’da imzalandı. Hazırlanan AB Anayasası 2005 yılında üye ülkelerde referanduma sunuldu. Kabul edilmesi için tüm üye ülkelerin “Evet” demesi gerekiyordu. Fransızlar, Avrupa projesinin liberal bir sermaye Avrupası olmasının yanında, ulusal egemenliği ve ulusal kimliği de yok etmeye yönelik bir Anayasa olduğu için “Hayır” demişlerdi. Hollanda da “Hayır” dedi ve Anayasa kabul edilmedi.

Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, anayasasız kalan AB’nin bu sorununu çözmek için kollarını sıvası. 2009 yılında AB Anayasası’nın yerine gündeme getirdiği “Basitleştirilmiş Avrupa Antlaşması - Le Traité Européen Simplifée” diğer adıyla Lizbon Antlaşması’nın kabul edilmesini sağladı. Bu kez AB işi sağlama almış, referanduma gidilmemiş ve Antlaşma parlamentolarda oylanarak yürürlüğe girmişti.

Fakat anayasada öngörülen AB bayrağı, milli marş ve semboller Lizbon Anlaşması’nda yer almamıştı. Sözüm ona Avrupa’da yükselen milliyetçiliğe karşı ulusal hassasiyetler “dikkate alınmıştı”. Amaç 2005 AB Anayasası referandumunda küreselleşmeye karşı yükselen egemenlikçi hareketlerin önünü kesmekti.

Lizbon Antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte Avrupa Topluluğu olan Birliğin adı Avrupa Birliği olarak değiştirildi. 1992 Maastricht Anlaşmasını da içeren Lizbon........

© Aydınlık