Avrupa’da durdurulamayan milliyetçi yükseliş
Bir hafta önce yapılan Romanya ve Polonya cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Portekiz genel seçimleri sonuçları, Avrupa’da milliyetçi partilerin yükselişini bir kez daha ortaya koydu. Seçimlerde, Avrupa Birliği (AB) ve NATO yanlısı adaylarla milliyetçi adaylar yarıştı. 18 Mayıs’ta aynı gün yapılan bu üç ülkedeki seçim sonuçları Avrupa’nın savaş yanlısı küreselci liderlerinin huzurunu bozdu. Milliyetçi adayların önünü kesmek için her türlü yola başvurdular.
Avrupa’nın doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine neredeyse tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde milliyetçi partilerin yükselişi durdurulamıyor.
Sağ ve sol küreselci neoliberallerin “aşırı sağ”, “ırkçı”, “popülist”, “egemenlikçi” olarak nitelendirdikleri bu milliyetçi partiler emperyalizmin kirlerini taşımakta. Örneğin göçmenler konusunda aşırıya kaçan tutumları ve Filistin halkına soykırım yapan İsrail ile olan ilişkileri. Diğer taraftan, kendi deyimleriyle Brüksel diktatörlüğüne, ABD denetimine ve NATO’ya karşı ülkelerinin ulusal bağımsızlığını savunuyorlar.
Ukrayna’ya silah ve asker göndermeye karşı çıkıyor, barışı savunuyor ve Rusya ile dostluktan yana tavır alıyorlar. Yasa dışı göçün engellenmesini ve legal göçün zorlaştırılması yönünde bir programa sahipler.
Neoliberal programların yıkımına karşı daha halkçı ekonomik siyasetlere sahipler. Sosyal hakların genişletilmesi ve halkın alım gücünün artırılması yönünde programlar ileri sürüyorlar.
Elbette hepsinin ülkelerinde ayrı ayrı tarihi geçmişi ve aralarında farklılıklar var. 2008 ekonomik ve mali kriz sonrası ortaya çıkan ve yükselen partiler olduğu gibi kriz........
© Aydınlık
