menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Avrupa'da borç krizi! Yıkıma doğru giden ülkeler

28 18
29.09.2025


Son bir yılda Fransa’da iki hükümet düştü. Üçüncüsü de önümüzdeki günlerde kurulacak. Bu hükümetlerin düşmesine neden olan yüksek kamu borcu ile onun getirdiği her yıl artan borç faizi ve bir türlü denkleştirilemeyen bütçe. Özellikle kamu borcu, Fransa’da olduğu gibi Avrupa’da da en çok konuşulan yazılan konulardan biri. Hatta en önemli konu olduğu söylenebilir.
Fransa’nın ekonomik ve siyasi sorunları ve son günlerde yaşanan sosyal patlamalar diğer Avrupa ülkelerini de endişelendirmekte. Alman ekonomist Jörg Krämer, “Fransa, uzun vadede bu kadar yüksek bütçe açıkları vermeye devam ederse, ulusal borç sürekli artmaya devam edecek ve ekonomik üretime oranla on yıl içinde İtalya'nın seviyesine ulaşabilir. Bu da bir noktada devlet borç krizinin yeniden alevlenme riskini artırıyor” diyor.
Philippe Rosenthal, observateur-continental.fr sitesinde “Ünlü ekonomistler Fransa'da bir çöküşe karşı uyarıyor” başlıklı yazısında “Macron, kibriyle Fransa'yı içeriden yok etmekle kalmadı, Fransa'nın düşüşüyle birlikte euro bölgesinin de düşüşüne yol açtı” diye yazıyor.

Bild gazetesi, 2010 ile 2012 yılları arasında Euro Bölgesinde yaşanan borç krizini hatırlatıyor: “Fransa, bir sonraki Yunanistan olabilir, ama çok daha kötü bir durumda! Çünkü nüfusu daha fazla (68 milyon, Yunanistan: 11 milyon), ekonomik gücü daha büyük (2,9 trilyon avro; Yunanistan: 238 milyar avro) ve borcu çok daha fazla (3,3 trilyon avro; Yunanistan: 300 milyar avro).”
2008 Mali krizi ile tetiklenen bu krizde Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerde kamu maliyesi felç olmuştu. Gelirlerin düşmesi, harcamaların artması ve aşırı borçlanma, piyasaların bu ülkelerin borçlarını geri ödeme kapasitelerinden endişe duymasıyla birlikte faiz oranlarının yükselmesine ve krizin yayılmasına yol açmıştı. Durumu istikrara kavuşturmak için Avrupa Merkez Bankası'nın müdahaleleri, IMF ve Avrupa ülkelerinin “yardım” planları devreye sokuldu. Yardım kelimesini tırnak içine aldım çünkü bunlar yardım değil Yunanistan’ı yüksek faizlerle borçlandırmaktı. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy “Fransa zor durumdayken Yunanistan’a yardım etmesinin” eleştirmesine mealen “yardım değil ticaret yapıyorum; düşük faizle aldığım krediyi yüksek faizle Yunanistan’a satıyorum” demişti. Tabi o zaman Fransa’nın kredi notu bugünkü gibi düşük değildi ve yüzde 2’lere kredi bulabiliyordu. Ardından acı reçeteler ve kemer sıkma programları devreye sokulmuştu.

Avrupa bugün, yeniden bir borç krizine girmiş durumda. Avrupa Birliği’nin (AB) beş ülkesi GSYİH'ye oranla 0'ün üzerinde kamu borcuna sahip: Yunanistan (3,6), İtalya (5,3), Fransa, (4), Belçika (104,7) ve İspanya (1,8). Görüldüğü gibi aradan 15 yıl geçmesine rağmen Yunanistan, İtalya ve İspanya borç sarmalından kurtulamamış. Ve bu kervana Fransa ve Belçika eklenmiş. 2024 yılı itibarıyla20 Euro Bölgesi’nin ortalama borç oranı ise yüzde 87,4.
AB, İstikrar ve Büyüme Paktı, üye devletleri kamu borçlarını ve bütçe açıklarını kontrol etmeye zorlayan ve uymayanlara yaptırım uygulayan bir mekanizma vardır. Buna göre, üye ülkeler açıklarını GSYİH'nin %3'ünün altında ve kamu borçlarını GSYİH'nin `'ının altında tutmayı taahhüt etmişlerdir. Ama Almanya (b,5) dahil AB’nin en büyük ekonomileri buna uymamaktadır.........

© Aydınlık