Alaska ve Washington zirveleri
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov Alaska zirvesine niye önünde SSCB yazan bir tişörtle gelmişti? Medyada buna üç farklı yorum yapıldı. Şöyle:
Görüş: SSCB zamanında NATO ve Varşova paktları vardı. Lavrov tişörtle ABD ve Rusya’nın dünyaya egemen iki güç olmasına özlemini yansıtıyordu.
Görüş: Lavrov bununla eskiden Ukrayna’nın SSCB toprağı olduğunu hatırlatıyordu.
Görüş: Yıllar önce Reagan-Gorbaçov zirvesiyle Sovyetler Birliği ABD’ye yakınlaşmış ve hatta sonunda parçalanmıştı. Lavrov, bu tişörtle SSCB’ye sahip çıkarak Trump-Putin zirvesinin o tür bir yakınlaşma getirmeyeceğini vurguluyordu.
Medyada bilgi kirliliğinden geçilmiyor, hele özellikle küreselci - neocon - derin devletçi medya kaynaklı bilgi kirliliğinden. Yani ABD’de silah tekelleri, Pentagon kurmayları, bürokrasi, istihbarat, Biden’ın Demokratlar`ı ve Cumhuriyetçilerin bir kısmı. Yüzde yetmişi onlara ait Batı medyasının.
Lavrov’un tişörtüne dönmeden önce bu kesimin ve medyasının marifetlerine kısa bir göz atalım. Mesela, Putin Ukrayna’da anlaşmaya yanaşmazsa, Rusya’yla ticaret yapan ülkeleri yüzde 100’le yüzde 500 arası vergilerle Trump’a tehdit ettiren hangi güçtü?
Yerli medyamızda haklı olarak Trump suçlandı, ‘bir dediği diğer dediğine uymayan’ tutarsız bir lider olarak. Çin, Hindistan ve İran’ın yanısıra Türkiye enerjisinin en az üçte ikisini Rusya’dan alıyordu. Bu kesilirse karanlıkta ve soğukta kalacaktı. Ama ölene değil öldürene, söyleyene değil söylettirene bakın demiş atalarımız. Söylettiren kimdi, neydi? İşte buna değinmedi medyamız.
Söylettiren Lindsey Graham ve Richard Blumenthal adlı iki Amerikalı senatör idi.
Yüzde 100-500 vergi tehdidini içeren kararnameyi bu ikisi hazırlamıştı! Üstelik Graham, Trump’ın kendi Cumhuriyetçi partisinin, Blumenthal ise Biden’ın demokrat partisinin lider senatörleri olduklarından, iki partinin anlaştığı karar olarak görünüyor ve Trump’ın bunu savunmasını kaçınılmaz kılıyordu.
Graham, Irak işgalinin planlayıcısı eski neocon lider John McCain’in sağ kolu olarak zaten bilinir. Cumhuriyetçi partiden Trump’ın aday gösterilmesine karşı geçmişte çok cephe aldı. Blumenthal ise Biden’ın partisinden senatoda etkili bir neocon, geçmişte neo liberal olarak tanınan. Yüzde 500 kararı çıkar çıkmaz onları ilk ziyaret eden Zelenskiy oldu.
Türkiye’yi de kötü etkileyebilecek olan bu yüzde 500 vergi kararı neocon- küreselci cephesinin Ukrayna’da barışı ve Trump’la Putin arasında herhangi bir anlaşmayı engelleme amacı taşıyordu ve Trump’in eli mahküm bırakılmıştı. Zaten Trump da pazarlığa girmeden önce çıtayı yüksek tutan bir tüccar olduğundan, karara karşı koymadı.
Ama bu noktada, daha önceki başkanlığı döneminde neocon kumpaslara kurban olduğunu unutabilecek kadar megaloman olup olmadığını soranlar da bulunuyor. Trump, bu yalpalamadan sonra MAGA’nın ( Trump’ı iktidara taşıyan, maaşına zam isteyen, ABD’nin savaşlara bulaşmasına karşı , ama göçmenlere de karşı, az eğitimli halk kesimi) da etkisiyle hemen toparladı ve Alaska’da Putin’le bir araya gelmeyi başardı, neoconların oyununu bozdu. Epstein davası yüzünden iki hafta önce anketlerde yüzde 40’lara inen Trump’a destek, Ukrayna’da barış ve Putin’le zirve nedeniyle geçen hafta yüzde 54’e tırmanıverdi.
Trump’çıların yıllardır süren Putin’le anlaşma ve Ukrayna’da barış siyasetindeki şu iki ana neden artık herkesçe anlaşıldı: MAGA’nın rolü ve Çin’in devasa ekonomik güçlenmesi. Buna Trumpçıların Amerikan silah sanayisinin temsilcisi olmadıkları gerçeği de eklenirse, Alaska’daki karşılama töreninde Trump’ın neden Putin’i ayakta alkışladığı, yüzünde güller açtığı ve neden önüne kırmızı halı serdiği, basitçe anlaşılabilir.
O kadar hevesli ki! Şu ‘Ukrayna işini’ bir an önce bir bitirebilse. Sırf İsrail ABD’nin bir eyaleti olduğundan dolayı desteklediği, ama Nobel ödülü almayı hedeflediği o ‘barışçı’ kimliğinin önünde bir engel olmaya başlayan ve hem de Çin’e yönelmesini geciktiren şu ( Fucking Netanyahu demişti hatta kameraların önünde geçenlerde) Netanyahu’nun yerine de uzlaşmacı general Eyal Zamir gibi birinin geldiğini görebilse. Kısacası Batıda, Avrasya’da , Orta Doğu’da ortalığı MAGA’yla seçim öncesi planladıkları gibi toparlayabilse, Çin’e yönelecek ama ah, olmuyor bir türlü işte. Hem kendi hırsları hem de neoconlar-küreselciler çomak sokuyor. Üstelik devlette iki başlılık almış yürümüş durumda, CIA’yı hala hizaya sokamadı, kimin eli kimin cebinde.
Ama bu arada Çin bir buldozer gibi ortalığı sarsarak ilerliyor, büyüyor ve dünya pazarlarını........
© Aydınlık
