Derin keşiflerin ışığındaki rekabet
Ufkumuz çok boyutlu bir anlayışla, uzayın ve maddenin derinliklerine doğru genişlemeye devam ediyor. Bir yandan kuantum boyutlarda maddesel gerçeklikleri anlamaya çabalarken, öte yandan gökyüzünde en uzaklarda anlamlar ve utkular peşinde. Şairin dediği gibi, “derine hep derine kazıyoruz...”.
Son yazımızda ülkeler, toplumlar ve insanlar arasındaki temasları “yeryüzünü besleyen rekabet” diye nitelendirmiştik. Rekabetin seviyesi, rakiplerin olanaklarına, kuvvet derinliklerine bağlı olarak artmakta ya da azalmakta ve bazı yükselişlerin şiddeti beraberinde getirme ihtimali olduğunu vurgulamıştık.
Çin ve ABD örneğini ortaya koyarak rekabet ortamında ülkelerin avantajlı konuma yükselmek ve bu konumlarını korumak için çeşitli yöntemlerle savaşan kuvvetlerini desteklerinden bahsetmiştik. Savaşan kuvvetler sadece silahlı kuvvetler değildir. Mecazi bir anlatım olsa bile yüksek teknoloji üreticileri, bilim kurumları ve bilim insanları, nadir element madencileri, mühendisler ve diğer ilgili meslek gurupları bu rekabetin ön cephesindeler. Ancak süreci daha derinlikli kavramak için rekabetin ticaret ve piyasa boyutlarını bilincimizin en yüksek seviyelerinde tutmalıyız. Büyük güçler arasındaki rekabetin er meydanı piyasadır, pazardır. Orada insan vardır. Talep vardır. Ürünlerin ve üreticilerin performansı orada anlaşılmaktadır. Ülkelerin sistemlerinin kabiliyetlerini karşılaştırmak için en önemli alandır. Liberallerin savunduğu serbestlikte olmadığı ise artık bir gerçekliktir. Bilimsel sosyalistler haklı çıkmıştır. Devletler işin içindedir.
İçinde bulunduğumuz şartları rekabet olarak nitelendirmek bir masumca kalıyor. Taraflardan biri barış içinde bir değişimi hedeflerken diğeri elindeki olanaklar sermayesini savaşlara yatırmaktadır.
Amerika’nın başını çektiği güçler gerileyen kuvvetlerden oluşmaktadır. Gerilemek tamamen etkisizleşmek ya da yaptırım gücünü kaybetmek değildir. Ancak bilinir ki bu bir süre meselesidir artık. Yalnızlaşmaktadır. Kum saati akıştadır. Zenginlikleri yağmalanan mazlumlar dünyası uyanmıştır.
Kara propagandalar ile yaşamın pratiğinden doğan gerçekliği boğmak imkansızdır. Bugünlerde ortalığı kasıp kavuran, etkileri uzun soluklu olacak bir teknoloji gelişmesi yaşandı. Birçok yazımda işaretlerinden bahsettiğim Yapay Zeka’nın Büyük Dil Modelleri alanında Amerikan hegemonyasına karşı Çin merkezli bir süper hamle geldi.
Amerika’nın BigTech ünvanlı sermaye gruplarının desteği ve Amerikan devletinin himayesi ile kısa sürede milyonlarca kullanıcı sayısına ulaşan OpenAi’ın GPT’sine neredeyse rakipsiz gözüyle bakılıyordu. Rakip diye ortalarda dolaşan modellerin de Amerika kökenli firmalara ait olması da ayrı bir sorundu. Özellikle sorun kelimesini kullandım çünkü Amerika’nın yapay zekâ alanında devlet teşvikli girişimlerle tam kontrol elde etmesi insanlık için hayırlı sonuçlar doğurmayacaktı. Verilerimiz yaşantılarımızın izleridir. İzlerden elde edilen desenler ise geleceğe tutulan bir öngörü kaynağıdır. Gelecek kuşaklar şu an hayatta olan nesillerden oldukça farklı yaşam........
© Aydınlık
visit website