Bilgi emekçisinin dönüşümü ve yeni toplumun doğuşu-2
Önceki yazımızda yapay zekanın mesleklerimize etkisini inceleyen bir araştırmayı ele almıştık. Hemen hemen bütün meslekler yapay zekadan etkilenecektir.
Dil, bilgi, analiz ve iletişim gibi bilişsel becerilere dayalı meslek grupları yapay zekâ ile daha hızlı uyum sağlamaktadır. Yapay zekâ, bu alanlarda insan performansını artırmanın yanı sıra bazı görevlerde onun yerini alıyor. Ancak daha yavaş uyuma sahip meslekler de var. Bunlar, fiziksel dokunuş, motor beceri veya doğrudan insan teması gerektiren işlerdir. Bu hafta ise meslekler ve dolayısıyla emek dünyasında yaşayan değişimlerin toplumsal düzene etkilerinden bahsedeceğiz.
Yapay Zekâ, bilgiyi demokratikleştiriyor. Ama aynı zamanda, bilgiyi işleyen insanın rolünü de yeniden tanımlıyor.
Bu basit cümle, yüzeysel olarak teknolojik bir gelişmeyi anlatıyor gibi görünse de aslında insanlık tarihinin en derin dönüşümlerinden birinin eşiğinde durduğumuzu gösteriyor. Bilgi, uzun süredir bir iktidar aracıydı. Elde etmesi zor, doğruluğu kontrol edilen, sınıflara göre dağıtılan bilgi, kapitalist toplumun hiyerarşik yapısını koruyan en önemli araçlardan biriydi. Bilgiye erişim, eğitim, uzmanlık, sertifikasyon hepsi birer kontrol mekanizmasıydı. Ama şimdi, yapay zekâ bu döngüyü kırıyor.
Bilgi artık bir “sınıf ayrıcalığı” değil. Bir öğrenci, Qwen’e “bana Keynes ile Hayek’in ekonomi görüşlerini karşılaştır” dediğinde, Oxford’da okuyan bir öğrenciyle neredeyse aynı seviyede bir analiz alabiliyor. Bir gazeteci, bir veri bilimcisi, bir öğretmen hepsi artık bilgiyi üretmekle meşgul değil, bilgiyi nasıl yöneteceklerini, nasıl sorgulayacaklarını, nasıl yeniden üretilebilir hâle getireceklerini öğreniyor.
Bu nedenle, “geleceğin bilgi işçisi” artık bir yazar, araştırmacı veya uzman değil; bir Yapay Zekâ koçu hatta bence bir Yapay Zekâ uzmanıdır. Uzmanın görevi, Yapay Zekâ’ya ne soracağını bilmek, onu nasıl yönlendireceğini, ürettiği çıktıyı nasıl eleştireceğini, hangi bağlamda güvenilir, hangi bağlamda yanıltıcı olduğunu nasıl anlayacağını bilmek. Bu, bilgi emekçisinin niteliğinde bir devrimdir. Artık emek, bilgiyi üretmekten çok, bilgiyi denetlemek ve etik hale getirmek üzerine kuruluyor.
Bu dönüşüm, yalnızca bireysel bir mesleki değişimi değil, ekonomik ve siyasal düzenlerin geleceği üzerinde de büyük bir etki yaratıyor. Yapay zekâ, hangi ideolojinin daha dayanıklı olacağını test ediyor.
Kapitalizm, yapay zekâyı doğal bir müttefiki olarak görüyor. Otomasyon, verimlilik, maliyet azaltma vs. bunlar kapitalizmin dilinde “ilerleme” anlamına gelir. Yapay Zekâ, bir yandan şirketlere milyarlar kazandırırken, diğer yandan bilgi emekçilerini “değer zincirinden çıkarılma” tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bir yazar, bir hukukçu, bir muhasebeci, yapay zekâ ile rekabet........
© Aydınlık
