menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürt sorunu değil, Türk diktası sorunu!

97 18
03.03.2025

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024 tarihinde İmralı zindanındaki Kürt lideri Öcalan'ı Meclis'e gelerek PKK'nin lağvedildiğini açıklamaya davet etmesiyle başlayan yeni "barış ve kardeşlik süreci" dört ay sonra 27 Şubat'ta, Meclis'te değil İmralı'dan yapılan silah bırakma ve PKK'yi feshetme çağrısıyla yeni bir boyut kazanmış bulunuyor.

Her ne kadar iktidar kanadında da, muhalefetin önemli bir kesiminde de bu çağrı tam bir "teslimiyet belgesi olarak yorumlansa da, "Kürt Sorunu'nun devletin kahredici darbeleri sayesinde artık kesin çözüme kavuşturulacağı müjdelense de, Kürt ulusal direnişini temsil eden örgütler adına yapılan açıklamalar bir teslimiyetin söz konusu olmadığını, "barış ve kardeşlik" hedefine ulaşabilmek için her şeyden önce iktidar kanadının on yıllardır zindanlar, katliamlar, kayyımlar ve sınırdışı operasyonlarla sürdürdüğü topyekun devlet terörüne son vermesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Evet, Türkiye'ye yarım yüzyıla yakın süredir "iç savaş" acısı yaşatan bir sorun vardır... Bu sorun Kürt Sorunu değil, Türk Diktası sorunudur.

Bundan 32 yıl önceydi... Türkiye'de silahlı çatışmaların yoğunlaştığı o dönemde, devlet katında olmasa da, demokratik örgütler düzeyinde yoğun bir çözüm arayışı vardı. Sürgündeki devrimci dostlarımdan Kemal Uzun'un girişimiyle Kürt sorunu üzerine "Aydınlar ne diyor?" adlı bir kitap hazırlanmış, Belçika'dan ben de bu kitaba "kürt sorunu değil, Türk diktası sorunu!" başlıklı bir yazıyla katkıda bulunarak şöyle demiştim:

"Tüm siyasal örgütlerin özgürce katılacağı referandumlarla ve seçimlerle ulusların kendi yazgılarını belirlemesi sağlanmalıdır. Üniter bir devlet içinde kalmak mı, federatif bir yapıda bir arada olmak mı, yoksa tamamen bağımız olmak mı? Bu soruların cevabını ilgili halkların kendileri özgürce verebilmelidir.

"Ankara’dakilerin kapılanabilmek için her türlü cambazlığı yaptıkları Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’de bile, Flamanlar nüfusun sadece yüzde 10’nu oluşturdukları halde, Brüksel Bölge Meclisi’nde ve Bölge Hükümeti’nde kendi partileriyle tam eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde yer alıyor. Brüksel kamu kurumlarının balkonlarında arslanlı Flaman bayrağı, horozlu Frankofon bayrağı ve iris çiçekli Brüksel bayrağı yan yana dalgalanıyor. Sabah akşam Brüksel’in kapısını aşındıran bakanlar, milletvekilleri, bu kentin tüm tabelalarının iki dilde, Fransızca ve Flamanca, yazılmış olduğunu fark edemeyecek kadar ebucehil mi?"

Federal Almanya Türk-Kürt Dostluk Girişimi tarafından hazırlanarak Oberhausen'deki Ortadoğu Yayınları tarafından yayımlanan, aynı yıl İstanbul'daki Belge Yayınları tarafından Türkiye baskısı yapılan "Kürt Sorunu: Aydınlar ne diyor?"adlı kitapta şu imzalar yer alıyordu:

Nizamettin Arıç, Ali Arslan, Mevlüt Asar, Bayram Ayaz, Fakir Baykurt, Nihat Behram, Habib Bektaş, Şakir Bilgin, Adnan Binyazar, Sertaç Bucak, Heval G. Cansever, Ali Asker Ceylan, Gültekin Emre, Ozan Emekçi, Engin Erkiner, Yücel Feyzioğlu, Arif Gelen, Doğan Görsev, Aydın Karahasan, Şerafettin Kaya, A. Kadir Konuk, Naci Kutlay, Doğan Özgüden, Ömer Polat, Server Tanilli, Mehmed Uzun, Kemal Yalçın, Erol Yıldırım.

142 sayfalık kitabın önsözünde şu ortak mesaj veriliyordu:

"Tarih, halkların hak ve özgürlük mücadeleleriyle doludur. Birçok halk, bu haklı uğraşında Amacına ulaşabildiği halde, Kürtlerin özgürlük için çırpınışları hep sonuçsuz kalmıştır. Kürtlerin haklarını alma davası,........

© Artı Gerçek