Turizm sektöründe emeğe darbe
Sürekli kronik döviz finansmanı krizi içindeki Türkiye ekonomisinde, turizm sektörünün sağladığı döviz girişi stratejik önem arz eder. Döviz açığının her türlü sınırı aştığı Başkancı rejim altında ise bir mega-turizm dönemini yaşıyoruz. Turizm sermayesinin her isteği kanun oluyor.
Daha kısa süre önce, Kartalkaya’nın en ünlü ve en büyük otelinde yaşanan yangın faciası, nasıl da vahşet düzeyinde bir denetimsizliğinin hüküm sürdüğünü herkese gösterdi. Grand Kartal Otel’de yaşanan açıkça bir katliamdı. Sermayenin kâr hırsı uğruna basit bir yangın alarmına dahi para harcamadığı, kimsenin de bunu denetlemediği bir vahşi turizm ortamındayız. “Sezon kısalığı” her zaman ve her şeyin bahanesi…
Yaz turizmi de hiç farklı değil. Anayasanın açık hükmüne rağmen kıyılar otellerce kapatılıp, müşterileri için özelleştiriliyor. “Her şey dahil” menülerle, yabancı turistler yerel esnafın yüzünü bile göremeden tüm zamanını otelde geçirmeye koşullanıyor. Pek çok plaj, “beach” işletmecilerince kapatılarak paralı hale getiriliyor. “Sezon kısa” bahanesiyle her şey turizm yörelerine özgü fiyatlarla, çok pahalıya satılıyor. Otellerde can güvenliği denetimlerinin ne denli yapıldığı meçhul! Kartalkaya faciasının benzerlerinin yazlık otellerde yaşanmayacağının bir........
© Artı Gerçek
