menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ANTALYA’NIN MOR ÜZÜMÜ

11 1
20.10.2025

Bir kış günü Akdeniz Seyahat’in gece 24.00 otobüsüyle, Bucak ilçesi’ni geçince, Çubukbeli’nin daracık virajlarından
iniyorduk. O nasıl bir virajlar silsilesiydi… Kıvrıla kıvrıla indiğimiz dağların altına yaklaştıkça, muavinden poşet isteyenlerin sayısı artıyordu. Gecenin alacakaranlığında, morlaşmış bulutların arasında, tepelerinin siluetleri görünen Torosların altındaydı Antalya. Yokuş aşağı inen yolun, bazılarını yukarıya çektiğini, yolun kıvrımlarının, hayatın virajlarından farksız olduğunu o yaşlarda anlamak hiç de mümkün değildi.

Sabah 7.30’da otobüsümüz, adının Şarampol olduğunu öğrendiğim caddedeki terminale girdiğinde, yumuşak ve limon kolonyası kokulu, naif bir havanın içinde valizimi alıp taksiye bindim. Taksi şoförü, “Antalya’da nereye gidersen git, taksi fiyatı 10 lira” deyince epeyce şaşırdım.

En yükseği 5-6 katlı binaların arasından geçip Güllük Caddesi’nden TRT caddesine girdiğimizde, sağda önünden kanal geçen 3 katlı binanın kapısı, yeni bir hayata, yeni dostluklara ve yeni bir kente açılıyordu. Karşıda 4 katlı binanın üst katındaki misafirhanede kalacak, giriş katta Ali Can ile tanışıp ilk maaşımı alacaktım. “Kadının yaşı, erkeğin maaşı sorulmaz” derler ama bunca yıl sonra, aldığım ilk maaşla Antalya’da ayda tam 500 kez taksiye binebileceğimi hatırlatmak, şaka gibi değil mi?

Antalya’nın yalnızca adını biliyordum, bir de haritadaki yerini… Ama Türkiye’de televizyon yayınının başladığı 31 Ocak 1968 akşamı, Amerika’dan gelen bir tanıdığımızın evinde, tamamı 1 saat 20 dakika süren yayın içindeki 12 dakikalık programı, siyah ve beyazdan başka renk olmamasına rağmen ilgiyle seyretmiştim. Adı, “Antalya Ormanları” idi.

Büyükçe........

© Antalya Son Haber