NURİ ERKAL'IN ARDINDAN
Sene 1993’tü. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde bir programda gördüm ilkin. Bu esmer, kara yağız adam öyle hareketli, öyle konuşkandı ki; onu takip etmekte zorlanıyordum. Cemiyet Başkanımız Mustafa Yoldaş, Nuri bak bu genç arkadaşımız Gürsel Kaya, TRT’ye yeni tayin oldu; o da senin gibi prodüktör deyince, bütün dikkatini üzerime çevirdi. Nerden geldin, nerelisin, mesleğin ne soruları ardı ardına geldi ve ardından başladı hayat hikâyesini anlatmaya. Elinde saatlerdir tuttuğu tek rakı, tıpkı sohbeti gibi bitmek bilmiyordu. Edebiyat öğretmeni ve Türkolog olduğumu öğrenince, daha da bir sokuldu bana. Kendisiyle ilgili TRT'deki 101'likler olayını anlatarak, mahkeme kararının sonuçlandığını; haksız yere uzaklaştırıldığı TRT’ye yakında döneceğini söylerken gözleri ışıl ışıldı. İşte 1993 yılında başlayan dostluğumuz ve abi kardeşliğimiz 2025 yılına kadar sürdü. Kör bir Haziran sabahının ilk saatlerinde aramızdan ayrılıncaya kadar Nuri Abi, hayatın hep içindeydi, hep içimizdeydi..
TRT’de yıllarca aynı odayı paylaştık. Her sabah kapıdan bir şiir gibi girer bin hikâye gibi çıkardık. Programlarımızı hazırlayıp bitirdikten sonra şiirin, öykünün, edebiyatın dibine vururduk. Yazardık; yazdıklarımızı birbirimize okur, birbirimizi eleştirirdik.Eleştiriyi pek sevmezdi; kızar, bazen de kırılır, belli etmemeye çalışırdı. Yazdığımız şiir ve öyküler, sanki birbirimize nazire gibiydi. Yetmezdi, sohbetlerimiz; Ansan’a, Hasanağa’ya, Begonvil’e, Rembetiko’ya, Gazeteciler Cemiyeti’ne taşınırdı. Bu sohbetlerde genellikle rahmetli Hasan Şişli, Saffet Uysal, Metin Demirtaş bazen de Fikret Otyam olurdu. Çoğu zaman susar, bu güzel insanları dinler, kabımı doldurmaya çalışırdım.
Nuri Abi başarılı bir prodüktör, iyi bir edebiyatçı, sözü sohbeti dinlenen güzel bir insandı. Başta Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere pek çok kurum ve kuruluştan........
© Antalya Son Haber
