KÂKÜLLÜ KIZDI EYLÜL
Su ya dokunamayacak, suyun teninde bir yağmur gibi gezinmesinden uzak durduğunu hissettiğinde anladı ne denli yorgun olduğunu. Suyu çekilmiş ırmaktı sanki. Dünyanın ve insanın üçte ikisinin su olduğu gerçeği zihninden bir altyazı olarak geçti. Bilmekle yapmanın veya yapamamanın çelişik sarmalındayım diye düşündü. Eksilirken çoğalan, daralırken genişleyen o yapısal döngü. Her gün 16 milyon ton su göğe çıkıp bir o kadar da aşağı iniyordu.
Bugün de böyle geçti derken göğe baktı, akşam paraşütünü açmış süzülürken bulutlarla bakıştı. Rüzgârın üst akıntısı durmuş ve bulutlar irili ufak kümelerle bir yontu sergisi misal bakıyorlardı. Bulut kümelerinin en irisinin içinde gri damarlı desenleriyle duruyordu yağmur. Evet, o yağmayı bilse de yapamayan yağmurdu. O an işte kuşatılmış bulutlarla ortak bir diller konuştuğunun fark etti. “Dile sığmaz” demişti ya Rene Char, diller hem içinde hem de dışındaydı zamanın. Ahmet Hamdi Tanpınar’ı selamladı bir kez daha. “Zaman bir yanılsamadır” diye Nietzsche o bulut kümesinin ardından başını uzatmış göz kırparak nanik yapmasın mı?
Kıyıda deniz doldurularak yapılan korsan parkta........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d