menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TUTKAL

13 1
16.05.2025

PKK’nın kendisini feshettiği ve dolayısıyla silahlı mücadele döneminin kapandığını ifade etmiş olması, iyimserlikle birlikte endişeleri de beraberinde getirdi. MHP gibi bir partinin ansızın geleneksel politikasından radikal bir şekilde dönüş yapması ve elli yıllık bir şiddet örgütünün birdenbire kendisini feshetmesi, elbette anlaşılması ve hazmedilmesi kolay şeyler değil. Ne oluyor, kim ne kazandı, devlet savaş mı kaybetti, ne alındı, ne verildi…. Bu minvalde onlarca soru var insanların toplumun aklında. Böylesi önemli süreçlerde bu tür soruların sorulması anlamlıdır ve doğaldır. Siyasi iktidarın görevi de, zihinlerdeki bu soruları, kaygıları ve endişeleri giderecek açıklamalar yapmak ve süreç hakkında toplumu bilgilendirmektir. Amma ve lakin, örgütün fesih beyannamesinde Lozan’a eleştirel bir vurgu yapılmış olması, pek doğal olarak, “ne oluyor yahu, savaş mı kaybettik?” endişesini besleyen önemli bir argüman olarak orada duruyor. Ve ben de izninizle bu hususta bir şeyler söyleyeceğim.

Bu ülkede iki sosyal kesim var ki, Türkiye’nin kuruluş senedi olarak adlandırılan Lozan’ı hiçbir zaman içlerine sindiremediler; İslamcılar ve Kürtler! İslamcılar, Lozan antlaşmasının Türkiye’nin islamdan vazgeçmesi karşılığında ve bu taahhüt neticesinde imzalandığını iddia ettiler ve pek çoğu da halen böyle düşünmektedir. Kürtler ise, Lozan’da Mustafa Kemal Paşa’nın kendilerine ihanet ettiğini, satıldıklarını, aldatıldıklarını hep düşündüler ve........

© Antalya Son Haber