menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SUYU ARAYAN ÜLKE

11 9
09.09.2025

Ne kadar yakıcı, ne kadar sarsıcı, ne denli muhteşem ve ne kadar umut verici bir kitaptır. Suyu Arayan Adam! Şevket Süreyya Aydemir’in bu eşsiz otobiyografik eseri niçin okullarda ders kitabı olarak okutulmaz, hiçbir zaman anlayamamışımdır. Yolunu, tarihini, imkânını, devletini ve ülkesini kaybetmiş bir genç adamın gördükleri, yaşadıkları, hissettikleri, hayalleri, acıları ve sevinçleri, her biri bir zehirli ok gibi kalbinize çakılır kitabı okurken. Aslında yolunu kaybeden kişi sadece Şevket Süreyya Bey değildir tarihin o diliminde, bütün Türkiye ülkesi, bütün Anadolu ve Rumeli Türk coğrafyası hem yolunu, hem ülkesini, hem de geleceğini kaybetmiştir. Ve böyle dramatik bir dönemde, genç bir adam, yol bulmaya, kendi deyimiyle, “suyu aramaya” çıkar. Epey sağa sola savrulduktan sonra, aradığı “suyun”, yoksul, bakımsız, unutulmuş Anadolu topraklarında olduğunu fark eder ve ömrünün bundan sonrasını Anadolu’nun aydınlanması mücadelesine vakfeder.

Aslında Türkiye tam iki yüz senedir “suyu arıyor”. İki yüz sene evvel dünyada çok büyük değişiklikler yaşanmaya başlamıştı ve Osmanlı Türkiyesi, bu değişimlere uyum sağlaması gerektiğini nihayet anlamıştı. İlk akla gelen devletin ve ordunun islah edilmesi, yani modernizasyonu oldu. Ama devlet bürokrasisinin aldığı bu radikal kararlar, geleneksel bürokrasi ve askeri kadrolar tarafından hiç hoş karşılanmadı. İsyanlar çıktı, iç savaş yaşandı, devlet kendi ordusunu darmadağın etmek zorunda kaldı, ülke parçalanma ve işgal edilmenin eşiğine geldi. 1830’lu yıllardı. Sonra........

© Antalya Son Haber