menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

GENÇ KUŞAKLARI ANLAMA REHBERİ

10 1
06.04.2025

Diz kapağı tam mideme denk gelmişti, nefes alamıyordum. İki büklüm yere yığıldım. Başımda bekledi, yavaş yavaş nefesim düzeliyordu. Yavaşça doğrulmaya çalıştım. Yakamdan tuttu, gözlerini gözlerime dikti, eliyle diğer arkadaşlarımı göstererek; “ulan Burdurlu, bunların hepsi Tuncelili, anarşistte olurlar teröristte, sana ne oluyor!” diye bağırdı. Hiç karşılık vermedim, nihayetinde emniyetteydik, kahramanlık yapmaya gerek yoktu. Ve yaklaşık iki ay sürecek Eskişehir cezaevi sürecimiz böylece başlamış oldu.

“Suçumuz mu?” YÖK’e hayır demek için toplantı yapmak! Hani tam kırk senedir her siyasi partinin kaldırmayı vaat ettiği, ama her nedense hiç kimsenin buna gücünün yetmediği YÖK var ya, işte o! İlk tutuklandığım yıl, 1988. Çok gençtik, ben henüz on sekiz yaşımı bile doldurmamıştım, diğer arkadaşlarım da on dokuz, yirmi yaşlarında. Gençlik nedeniyle kalbimiz aklımızdan daha hızlı çalışıyordu, değil üniversitelerde, değil ülkemizde, dünyanın diğer coğrafyalarında bile yapılan bütün haksızlıklara, adaletsizliklere, katliamlara itiraz ediyor ve bu konularda kitlesel forumlar düzenliyorduk. Çünkü genç olmak böyle bir şeydi, çünkü başka türlüsü hayatın olağan akışına ters düşerdi.

Osmanlı Türkiye’sinde 1880’lerde doğan çocukların neredeyse tamamının dönemin iktidarına muhalif olmaları ne ile açıklanabilir? Yani bu iyi eğitim görmüş, zeki, çalışkan, dünyadaki ve ülkedeki siyasi gelişmeleri, ekonomik gelişmeleri gün be gün takip eden bu kuşağın hepsi birden delirmiş, hepsi birden satılmış, hepsi birden ihanet içine girmiş olabilir mi? Elbette hayır, daha neler! Peki neydi bu çocukları muhalif olmaya zorlayan, isyan etmeye iten süreç? Hemen cevaplayalım;........

© Antalya Son Haber