menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHP VE AK PARTİ ARASINDA TÜRKİYE

11 0
16.02.2025

Ta 1980’li yıllarda devletin şöyle bir fikri olduğunu duyardık; “bu ülkede fazla siyasi partiye ihtiyaç yok, sağı ve solu temsil eden iki ana parti olsun, bir tarafı CHP temsil etsin, diğer tarafı da o dönemde sağda güçlü parti kimse, o temsil etsin. Tıpkı ABD demokrasisinde olduğu gibi. Hele bir de başkanlık sistemine geçilebilirse, o he âlâ, kaymaklı kadayıf, tadından yenmez, sistem bu şekilde yürür gider”.

12 Eylül sonrası Türkiye’yi biçimlendirmeye çalışan siyasi/bürokratik elitin hayali bu idi. Ancak, Kürtçü siyasi hareketin sahneye çıkması bu projenin hayata geçmesini zora soktu. Sora soktu, çünkü Kürtçü siyaset güçlendikçe, hem Türk milliyetçiliği üzerine siyaset yapan partiler etkili olmaya başladı, hem de İslamcı partiler. 1990’lı yıllara geldiğimizde ülkemizin siyaset sosyolojisi “mühendislerin” kafasındaki modelin hayata geçmesini zorlaştırıyordu, nihayetinde o süreçte bu projeyi buzdolabına kaldırmayı tercih ettiler.

Ama elbette vazgeçmiş değillerdi, sadece “buzdolabına” kaldırdılar. Nihayet Ak Parti dönemi başlayınca, buzdolabından çıkarttılar ve tartışılmak üzere dolaşıma soktular. Ama bu projenin hayata geçmesi için parlamenter sistemden vaz geçilmesi ve tıpkı Amerika’da olduğu gibi başkanlık rejimine geçilmesi gerekiyordu.

Nihayet 12 Eylül 2010 referandumundan sonra “düğmeye” basıldı. Türkiye iki partili bir........

© Antalya Son Haber