KAYGILI İYİMSERLİK
Son zamanlarda ülkemiz içeride ve dışarıda birçok risk ve imkanlarla karşı karşıya.
Siyaseti esnaflığa dönüştürenler ise insanımızın duygularını istismar ederek günü kurtarma peşinde.
Her gün bu istismarlara şahit olmaktan yorgun durumdayız.
Böyle olunca da kaygılarım artıyor.
Bir insan, sevenleri tarafından gösterilen; sempati, güven ve inancın sürekli olacağını düşünüyor ve inanıyorsa eğer, sahip olduğu medya gücü ve devletin diğer organlarıyla yaptıklarını meşrulaştırma, kendini yüceltme imkanının elinde olduğuna inanıyordur.
Böyle bir ruh halinde olan kişileri durduracak hiçbir gücün olmayacağı açıktır.
Tam aksine birçok güçperest etrafında toplanarak o güçten istifade etmeye çalışır.
Ve o kişiler egoizmin nirvanasına ulaşır, o duygu anaforunda davranışlar göstermeye başlar.
Sayın Cumhurbaşkanının kendisini böyle gördüğüne inanıyorum.
Sayın Erdoğan, ülkemizi uzun zamandır yönetiyor, yaşadığımız süreci adım adım inşa ediyor, böylece kişiliğinde büyük bir özgüven oluşuyor.
Davranışları ve söylemleri üzerinden kişilik yapısına baktığımızda mütevazı olmasını beklememiz abes olur.
Erdoğan’ın iktidarda kaldığı yirmi üç yılı dikkate aldığımızda kadro hareketi olarak başlayan ve iktidarın ilk yıllarında “Demokrasi ve ortak akıl” iddiasının her daim öncelikli olarak vurgulandığı süreçler, 2011 seçimlerinin ardından “Tek bayrak, Tek vatan, Tek devlet” söylemiyle “Tek Adamlığa” dönüşmeye başlamış ve esasen yapılmak istenen de “Tek Adam” hayalinin hayata geçirilmek olduğudur.
Özellikle, 2011 seçimleri sonrasında artık her iş, her söylem, her politika “Tek Adam”a göre kurgulanıyor, devlet bu mimariye göre dizayn edilmeye çalışılıyor.
Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti değil, Türkiye Cumhuriyeti devletini yok saymamak kaydıyla “Şahsım Devleti” ikame ediliyor.
Devlet kurumlarla değil, seçilmiş olmanın sağladığı meşruiyetle, “Tek adamın” talimatlarına göre yönetiliyor.
Bu anlayışın sürdürülmesi için partiye ve devlete ait her imkan kullanılıyor, taraftarların yapılanları meşru görmesi için psikolojik ve maddi tüm beklentileri devlet imkanlarıyla karşılanıyor.
İş ise iş, makam ise makam, güç ise güç, duygusal tatmin ise duygusal tatmin.
Her şey bunun gerçekleşmesi için seferber edilmiş durumda.
Toplumun büyük bir kesiminin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon