Kim ya hu bu “aşırı”(!) düşünenler?
Ajansa düşen bir sağlık haberinin başlığı: “Aşırı düşünme ile başa çıkmak mümkün” İstemsiz beliren alaycı bir tebessümle açıp okuyorum haberi; aşırı düşünmeyi “vurun abalıya” kabilinden sorun gören, patolojize eden ve tedaviye “muhtaç” gösteren bir yığın hekim klişesi…
Modern çağın yeni hastalığı gibi yaftalanan aşırı düşünmek (ecnebi deyimiyle “ovethinking”), popüler psikolojinin gerekçelendirmeleriyle artık bir tür “kusur” olarak yansıtılıyor hayatlarımızda. Düşündükçe batarsın, sorguladıkça tükenirsin. Uzmanlar, “fazla düşünüyorsan dur, bırak, anda kal” demeye getiriyor. Düşünme ki mutlu olasın, bu dünyadan da zevk alasın... (!) Aman çok düşünme ki sistem aksamasın. Ne hoş bir reçete, değil mi?
Ama ben başka bir yerdeyim. Zira bu kadar kötülüğün, bencilliğin, vurdumduymazlığın arasında gerçekten hâlihazırda aşırı düşünen, kendini sorgulayan insanlar kaldığına inanmıyorum. Benim etrafta daha çok rastladığım; çoğu yalanlar üzerine kurulu bir yanılsamadan ibaret, kaybettiği iradesiyle başkalarının yönlendirmesine yönetmesine muhtaç, onu-bunu taklit eden yaşamlarında gafletle, umursamazca yaşayan ve daha kötüsü böyle yaşamayı da marifetten sayan yığınlar!.. Düşünmekten bitap düşen zihinlerden ziyade, hiç düşünmeyen zihinlerin kalabalığı, çoğunluğu içindeyiz.........
© Anayurt
