İlmi Sima (Fizyonomi): İnsan tanımaya farklı bir bakış
Bu konuya şahsi ilgim oldukça erken yaşlardaki fark etmem üzerine başladı ve akabinde gözlemleyerek bakmaya başlayan bir süreç ile içine girerek kaybolmaya kadar gitmiştir. Bununla beraber eğer ki kendine ve karşındakine karşı dürüst olursan oldukça faydalı sonuçlar elde ederek olası yanılmaların önüne geçmeye yardımcı olacaktır.
Bu konuyu tanıştığım her insana bakarak ve süreçte neler yaşanıldığını dikkatle incelemek sureti ile bir noktaya kadar anlaşılır hale gelmiş olduğundan kitaplaştırarak sizlere de açmayı hedefliyorum. Ancak şimdilik ilk girişlerini gelin burada beraber yapalım.
Bir çoğumuzun başına gelmiştir, bu tanıştığım kişi şu kişiye benzemiyor mu? Evet benziyor ve hatta benzettiğiniz kişi ile bi çok ortak noktasını saymak bile mümkün olabilir. Gelin bunu hep beraber inceleyelim.
İnsan, yüzyıllardır kendini ve çevresini anlama arayışında olmuştur. Bu arayış, doğanın sırlarını çözmekle kalmamış, aynı zamanda insanın iç dünyasına, ruhuna da yönelmiştir. İşte bu noktada, ilmi sima veya diğer adıyla fizyonomi, kadim bir bilgi olarak karşımıza çıkar. Yüz hatlarından, ifadelerden ve genel görünümden yola çıkarak kişinin karakterini, mizacını ve hatta potansiyel kaderini anlamaya çalışan bu disiplin, tarih boyunca farklı kültürlerde farklı şekillerde var olmuştur.
İlmi Sima'nın tarihsel kökenleri
İlmi Sima'nın kökleri, antik çağlara kadar uzanır. Eski Yunanistan'da Aristoteles, fizyonomi üzerine çalışmalar yapmış ve insan yüzünü hayvan yüzleriyle karşılaştırarak karakter analizi yapmaya çalışmıştır. Roma döneminde ise Cicero, yüz ifadelerinin duyguları yansıtma gücüne dikkat çekmiştir.
Doğu kültürlerinde de ilmi sima önemli bir yere sahip olmuştur. Çin'de, yüz okuma sanatı olan "mian xiang" binlerce yıldır........
© Analiz
