Zamanı Yönetmek Değil, Zamanla Dost Olmak
Biz bir adım atarken, o üç adım atıyor; ya da biz oturup beklerken, o hiç kıpırdamıyor. Bu yüzden belki de mesele onu yönetmek değil, onunla dost olmak.
Bazı sabahlar, gözünü açtığında odanın içi sana yabancı gelir. Oysa eşyalar aynı yerindedir. Sandalyenin sırtına bıraktığın hırka, masadaki su bardağı, perdeden süzülen ışığın eğik açısı… Hepsi bildiğin şeylerdir ama sen sanki başka bir saatin içine düşmüşsündür. Bir zaman kayması, bir iç boşalması gibi. Belki gece uykunda bir şey olmuş, belki de hiçbir şey olmamıştır. Ama bir şey eksilmiştir senden.
Zaman, hep dışarıdan işleyen bir şey gibi sanılır. Takvim yaprakları yırtılır, dijital saatler ileri sarar. Oysa insanın içinde de zaman vardır. Bir türlü hızına yetişemediğimiz, bazen gerisinde........
© Analiz
