Fosilden kurtulmak mümkün mü?
Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için onlarca yıldır çeşitli politikalar geliştiriyor. Ancak tablo hâlâ iç açıcı değil:
Enerjimizin p’inden fazlası ithal kaynaklardan sağlanıyor. 2024’te enerji ithalatına yıllık 65,6 milyar dolar harcıyoruz.
Küresel krizlerde fiyat dalgalanmalarının ekonomimize etkisini her zamankinden daha fazla hissediyoruz. Tam da bu noktada, yenilenebilir enerji Türkiye için sadece çevreci bir tercih değil, bir ekonomik bağımsızlık meselesi haline geliyor.
Güneş ve rüzgar: Potansiyel çok, gerçek az
Türkiye, coğrafi konumu sayesinde Avrupa’nın en fazla güneş alan ülkelerinden biri. Ama potansiyel ile gerçek arasında ciddi bir uçurum var. Bugün toplam elektrik üretimimizde güneş enerjisinin payı sadece % 7,5 civarında. Rüzgar enerjisinde biraz daha ilerideyiz ama hâlâ potansiyelin yarısına bile ulaşamadık.
Bu tablo neden böyle?
Çünkü yenilenebilir enerji yatırımları yüksek başlangıç maliyetleri, mevzuat engelleri, şebeke entegrasyonu problemleri gibi pek çok yapısal sorunla karşı karşıya. Yerli üretim yerine ithalata dayalı panel ve türbin kullanımı da cabası.
Ama bir umut var: Son yıllarda özellikle Konya Karapınar gibi dev güneş enerjisi santralleri ve Ege kıyılarındaki rüzgar çiftlikleri bu tabloyu değiştirmeye başladı. Türkiye'nin 2035 yılına kadar rüzgar ve güneş enerjisinde toplamda 120 bin MW’lık bir kurulu güce ulaşma hedefi bulunmaktadır. Peki bu hedef yeterli mi? Hayır..
Almanya’nın güneş enerjisi kurulu gücü Türkiye’nin yaklaşık 3 katıdır. Ancak, Almanya’nın daha az güneşli bir iklime sahip olmasına rağmen bu........
© Analiz
