Atıktan gökyüzüne: Mısır sapıyla uçak uçurmak
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), 2022’de aldığı kararla 2050 yılı itibarıyla uluslararası havacılıkta net-sıfır CO₂ emisyonu hedefini kabul etti. Bu bağlamda, fosil kökenli jet yakıtlarının yerine tarımsal atıklardan üretilen sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) öne çıkıyor. ABD, Finlandiya ve Hollanda’da yürütülen çalışmalar, mısır sapı, pirinç kabuğu, buğday samanı ve diğer tarımsal atıkların gökyüzünde enerji dönüşümünün önemli bir parçası olabileceğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ancak bugün dünya genelinde SAF üretimi, toplam jet yakıtı arzının yalnızca %1’i seviyesinde. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), bu oranın 2030’a kadar %8–12 seviyesine çıkarılması gerektiğini vurguluyor; aksi halde ICAO’nun hedefinde belirtilen e’lik kullanım oranına ulaşılması mümkün olmayacak.
Fosilden biyoya: Dönüşümün arka planı
Geleneksel jet yakıtları, ham petrolden rafine edilerek üretilir ve yüksek karbon yoğunluğuna sahiptir. Tarımsal atıkların biyoyakıta dönüştürülmesi ise hem karbon nötr potansiyel taşır hem de atık yönetimi sorununu çözer. Bu süreçte lignoselülozik biyokütleler (örneğin mısır sapı, buğday samanı, pirinç kabuğu), enzimatik hidroliz yoluyla şekere dönüştürülür, ardından fermantasyonla ikinci nesil (2G) etanol üretilir. Bu etanol, Alkol-Türevi Jet Yakıtı (ATJ) süreci ile ya da Fischer–Tropsch senteziyle sertifikalı SAF’a dönüştürülür.
Bu yakıtlar, ASTM D7566 standardına uygun olarak üretildiğinde mevcut uçak motorlarında teknik değişiklik yapmadan kullanılabilir. “Drop-in” olarak adlandırılan bu özellik, havayolu şirketlerinin filolarını değiştirmeden emisyon azaltımına başlamalarına olanak tanır. Mevcut sertifikasyon gereği, ticari uçuşlarda en fazla P SAF – P fosil jet........
© Analiz
