menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi: Bölgede yeni bir dönemin başlangıcı mı?

9 4
15.10.2025

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Numan Telci, Mısır'da gerçekleştirilen Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'nin bölgesel ve kalıcı barış için ne anlam ifade ettiğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen Orta Doğu'da Barış Zirvesi, 31 ülkenin devlet başkanı seviyesinde katılımıyla 13 Ekim'de gerçekleşti. Her ne kadar Mısır'ın ev sahipliğinde gerçekleşse de bu zirvenin ABD Başkanı Donald Trump'ın son dönemde Orta Doğu'ya yönelik yürüttüğü diplomatik girişimlerinin bir sonucu olduğu söylenebilir. Nitekim Gazze'de ateşkesin imzalanması sürecinde Washington yönetimi önemli rol oynarken, Trump'ın bu süreçte en önemli bölgesel partnerleri Türkiye, Mısır ve Katar olmuştur. Bu durum ABD Başkanı Trump'ın imza töreninde yaptığı konuşmaya da yansımıştır. Trump, gelinen noktaya ulaşılmasında büyük emekleri olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'ye ayrı ayrı teşekkür etmiştir.

Zirvede ABD, Türkiye, Mısır ve Katar liderleri, başta Gazze olmak üzere Orta Doğu'da barışı hedefleyen Şarm el-Şeyh anlaşmasına imza atarak bu anlamda önemli bir irade ortaya koymuşlardır. İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliamların son bulması amacıyla imzalanan ateşkes anlaşmasının da garantörü pozisyonunda bulunan bu ülkeler, katılımcı diğer ülkelerin de desteğiyle başta insani yardımların ulaştırılması ve yeniden imar süreci olmak üzere Gazze'de atılacak yeni adımların öncelikli takipçileri olarak kabul edilmektedirler.

Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi Niyet Beyanı olarak da isimlendirilen metinde Gazze'ye ilişkin imzalanan barış anlaşması ve sonrasında Orta Doğu'ya kalıcı bir barış getirilmesi konusunda ortak bir irade sergilendiği ifade edilmektedir. Yine imzacı liderlerin söz konusu anlaşmanın uygulanmasına tam destek olmayı ve bu anlaşma ile tüm bölge halklarının barış, güvenlik ve istikrarına yönelik kurumsal temelleri inşa etmeyi taahhüt ettikleri görülmektedir. Buradan hareketle anlaşmanın bölgesel barış konusunda ABD, Türkiye, Mısır ve Katar tarafından önemli bir niyet beyanı olduğunun altı çizilmelidir.

Sürecin bu noktaya gelmesinde İsrail'in Gazze'deki saldırıları karşısında artan küresel kamuoyu baskısı ve bölgesel aktörlerin yoğunlaşan tepkileri önemli rol oynamıştır. Özellikle Türkiye ve Mısır'ın koordineli biçimde yürüttükleri dış politika çerçevesinde İsrail'in saldırılarına karşı verilen yoğun tepkiler ve........

© Anadolu Ajansı Analiz