Batı Şeria hatırlatıyor: Mesele sadece Gazze değil, mesele Filistin
Akademisyen Dr. Jan Byczkowski, Gazze’deki ateşkesin ardından dikkatlerin neden Batı Şeria’ya ve bir bütün olarak Filistin'e çevrilmesi gerektiğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Gazze'de geleceği belirsiz olan ateşkes henüz yeni imzalanmışken, ilerleyen dönemlerde hakim olacak havayı tahmin etmek zor değil. Gazze soykırımı, 2025’in sonuna gelirken insanlığın kara lekesi olarak tarihe geçti. Lakin bu anlaşma hayata geçse dahi “mesele” çözülmeyecektir zira Gazze kendine has, diğer meselelerden bağımsız ve benzersiz bir vaka değildir. Gazze’nin dört bir yanı kapalı bir açık hava hapishanesinden bugünkü “harabe şehre” dönüşümüne daha geniş bir çerçeveden bakmadan meselenin kaynağını anlamak ve herhangi bir çözüm üretebilmek mümkün değildir. O geniş çerçeve ise Filistin'dir.
İsrail’in zulmü 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı'nın ardından başlamadı. İsrail'in zulmü 1948’den itibaren hız kazanan; bütün Filistin topraklarını kapsayan İsrail işgalinin ürünüdür. Dünyanın odağında olan Gazze, İstanbul’un Beykoz ilçesinden biraz daha büyük bir alanda 2 milyondan fazla insanı barındırmaktadır. Batı Şeria ise 15 kat daha büyük bir alanda (İstanbul büyüklüğünde) yaklaşık 3 milyon Filistinliyi barındırmaktadır ve yıllardır düşük yoğunluklu ama son derece etkili bir apartheid politikasının sahne olmaktadır.
Gazze’deki soykırımın ateşkes kapsamında durdurulması insani bir rahatlama sağlasa da İsrail’in Batı Şeria’daki işgali tüm hızıyla ilerliyor. 2023’ten bu yana devam eden soykırımı dünyanın pasif biçimde izlemesi, paradoksal şekilde Siyonistlerin diğer Filistin topraklarındaki işgal eylemlerini daha görünmez kıldı ve onlara fiilen dokunulmazlık kazandırdı.
Oslo Anlaşmaları uyarınca filizlenmekte olan Filistin özerkliği, teorik olarak Batı Şeria’nın yalnızca yüzde 18’ini (A Bölgesi) kontrol ediyor. Diğer yüzde 22’si (B Bölgesi) ortak Filistin-İsrail yönetiminde. Geri kalan yüzde 60 (C Bölgesi) ise tamamen İsrail'in kontrolünde. Aşağıdaki haritada görülebileceği üzere, bu durum hiçbir zaman uygulanabilir bir Filistin özyönetimine yol açamayacak, parçalı ve küçücük bir özerklik alanı doğurdu.
İyimser insanlar bu sınırlı özerkliğin, zamanla Batı Şeria’nın tamamını ve belki Gazze’yi kapsayacak bir sürecin ilk adımı olduğunu düşünüyordu ancak böyle olmadı. Bunun yerine, İsrail hem bu özerkliğin yetkilerini kısıtlamaya hem de yasa dışı yerleşimleri desteklemeye ve bunları birbirine bağlayan otoyol ağlarını (yalnızca İsraillilere açık olacak şekilde) kurmaya yöneldi. Klasik işgal uygulamaları süreç içerisinde olağan hale geldi ve günümüzde de devam ediyor. Kitlesel tutuklamalar, aylar süren yargısız idari gözaltılar, evlerin “geçici gözlem noktası” gerekçesiyle işgali, İsrail ordusunun koruduğu yerleşimciler tarafından zeytin ağaçlarının........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden