ABD-İran ilişkileri: Umman müzakerelerinden ne beklenmeli?
Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı Uygur, 12 Nisan'da ABD-İran arasında Umman'da gerçekleşen görüşmeleri ve bu görüşmelerin Orta Doğu için ne ifade ettiğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
ABD ve İran arasındaki 45 yıllık hasmane ilişkiler, 12 Nisan’da Umman’ın başkenti Maskat’ta düzenlenen dolaylı müzakerelerle yeni bir dönemece girdi. ABD Başkanı Donald Trump’ın 2025 yılı başında Beyaz Saray’a dönmesiyle birlikte İran karşısında dillendirdiği sert tehditler ilk aşamada İran lideri Ayetullah Ali Hameney tarafından “İran baskı altında masaya oturmayacak” şeklinde yanıtlanmıştı. Ancak daha sonra başta İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi olmak üzere çeşitli yetkililer Hameney’in aslında doğrudan görüşmeleri kastettiğini belirterek dolaylı müzakereler gerçekleştirebileceklerini açıklamışlardı.
Nitekim Maskat’taki görüşmeler esnasında, hem İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD’yi ziyareti esnasında müzakerelerin doğrudan olacağı hususunda ısrar eden Trump’ın hem de İranlıların isteği yerine gelmiş görünüyor. Zira 12 Nisan’daki görüşmelerin ana bölümü Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin konutundaki farklı odalarda gerçekleştirilirken, ABD Orta Doğu temsilcisi Steve Witkoff ve Dışişleri Bakanı Erakçi kısa süreli de olsa doğrudan görüşme yaptı ve müzakereler resmen başlamış oldu. İki taraf da görüşmelerin ardından müzakerelerin müspet geçtiğini açıkladı ve heyetler 1 hafta sonra Avrupa’da yeniden bir araya gelmek üzere başkentlerine geri döndü.
Trump’ın, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) aracılığıyla İran’a gönderdiği tehdit dolu mektuba İranlıların Umman aracılığıyla cevap vermesinden sonra başlayan bu süreç aslında iki taraf açısından da zorunluluk arz ediyor. Trump’ın ilk dönemindeki azami baskı politikaları ve İran’ın bölgesel politikalarının mimarı ve uygulayıcısı General Kasım Süleymani suikastı sonucunda bölgesel etkinliği zayıflamaya başlayan Tahran yönetimi, 7 Ekim sonrası süreci iyi yönetemediği için Lübnan ve Suriye’deki nüfuzunu da önemli ölçüde yitirmiş durumda.
Geleneksel çatışmacı politikalarını sürdürmesi halinde İsrail-ABD ikilisinin karşısında çok daha büyük bedeller ödemek zorunda........
© Anadolu Ajansı Analiz
