menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'nin uzay vizyonu ve uydu teknolojisi serüveni

9 0
01.05.2025

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Merve Seren, Türkiye'nin kritik uzay çalışmalarını ve önemini AA Analiz için kaleme aldı.

***

21. yüzyılda devletler enformasyon çağına adapte olmak için adeta tüm kaynaklarını seferber etmiş durumda. Enformasyon çağı, yazılı ve görsel kaynaklardan sosyal medyaya siber ortamdan uzaya uzanan çok geniş bir skalada yürütülen bir teknoloji rekabetini temsil ediyor. Bu anlamda, hepsi birbiriyle karşılıklı bağımlılık yaratan küresel bir enformasyon havuzundan bahsediyoruz. Bu havuzun başlıca kümelerinden birini de uzay ve uydu çalışmaları oluşturuyor. Peki, Türkiye uzay çalışmalarına ne zaman başladı ve şu anda hangi seviyede?

Türkiye'nin uzay serüveninin geç başladığı ancak son 20 yılda kayda değer bir ivme yakalandığı görülmektedir. Türkiye'nin uydu ve ilgili hizmetlere ilişkin çalışmaları, 1968'de PTT bünyesinde kurulan "Peyk Telekomünikasyon Grup Başmühendisliği" ile başlarken; 1980 ve 1990'lı yıllar farkındalığın arttığı dönemler olmuştur. Bu süreçte, 1983'te Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) ile İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi'nin kurulması kritik adımlardır. Keza 1984'te TUSAŞ ve General Dynamics ortaklığıyla kurulan TAI uzay çalışmalarında bir mihenk taşı olmuştur. Zira havacılık ve uzay birbirlerinin "tamamlayıcısı" olan iki disiplindir.

Öte yandan sonraki 10 yılda TÜBİTAK Uzay Bilim ve Teknolojileri Komitesi-UBITEK (1990); BTYK Kararı: Türk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003 (1993), Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü (1993), Spectrum XGamma Projesi (1993), Peyk Telekomünikasyon'un Türk Telekomünikasyon'a devri (1995), TÜBİTAK-Ulusal Gözlemevi (1996), TÜBİTAK-Bilgi Teknolojileri Elektronik Araştırma Enstitüsü-BİLTEN (1996), TÜBİTAK-MAM Uzay Teknolojileri Grubu (1997), İTÜ Uydu Yer İstasyonu ihalesi (1998) ile TÜBİTAK ulusal uzay politikası ve stratejilerini belirleme çalışmalarına başlanması (1999) önemli gelişmelerdir.

2000'li yıllarda Türkiye’nin uzay teknolojileri yolculuğunda yeni bir sayfa açılmıştır. Zira, Türkiye'nin havacılık ve uzay endüstrisi, savunma sanayisinde benimsenen "yerlilik", "millilik" ve "stratejik otonomi" ilkeleri doğrultusunda revize edilmiştir. Kuşkusuz bu süreç, Türkiye'nin uzay yol haritasının belirlenmesinde ve icrasında öncü rol üstlenen TÜBİTAK, TÜRKSAT ve TUSAŞ için yenilikleri beraberinde getirmiştir.

2000'in başında TÜBİTAK kanalıyla ESA ile işbirliği antlaşması başvurusunda bulunulmuştur. Bu girişimi, SSM tarafından Uydu Ulusal Sanayi Modeli'nin hazırlanması izlemiştir. Modelde, mevcut ulusal sanayinin haiz olduğu havacılık ve savunma imkanlarının bir araya getirilmesi, yatırım tekrarının engellenmesi ve uydu teknolojilerine yönelik sanayii altyapısının oluşturulması amaçlanmıştır. Ertesi sene, BİLTEN'in ana çalışma alanı uzay teknolojileri olarak belirlenmiştir. Bu tarihten itibaren BİLTEN, TÜBİTAK UZAY adını almıştır. Türkiye, 2006'da dokuz kurucu üyeden birisi olarak Çin, Pakistan, Endonezya, Bangladeş, Peru, İran, Moğolistan ve Tayland ile hükümetlerarası örgüt statüsü haiz Asya-Pasifik Uzay İşbirliği Örgütüne (APSCO) katılmıştır.

2000'lerin başından itibaren ulusal uzay endüstrinin ana aktörlerince birçok yeni proje başlatılmıştır. Türkiye'nin uzay serüvenine 2002'de "Uzay ARGE-1" projesiyle dahil olan ve 2006'da Uzay Sistemleri Birimini kuran TUSAŞ, 2007-2010 arasında ilk uzay ekipmanı AR-GE projesi olan Dönence'yi başlatmıştır. Proje kapsamında, Moment Kontrol Jiroskobu uçuş modeli ve Enerji Saklayabilen Moment Kontrol Jiroskobu mühendislik modeli geliştirilip Uydu Yönelim Kontrol Test Düzeneği Laboratuvarı oluşturulmuştur. Nisan 2007'de MSB, TÜBİTAK Başkanlığı, TÜBİTAK UZAY ve TUSAŞ arasında "GÖKTÜRK-2 Uydu Projesi" bağlamında bir mutabakat imzalanmıştır. Türk savunma ve havacılık sanayisi sektöründeki ilk milli yer gözlem uydusu olma özelliği taşıyan ve az sayıda Türk mühendis tarafından tasarlanan GÖKTÜRK-2, Kasım 2012'de başarılı fırlatma operasyonun ardından gökyüzüyle buluşmuştur. GÖKTÜRK-2, 5 yıllık görev ömrü ile tasarlandığı halde uzaya fırlatıldığı 2012'den beri hala aktif durumdadır.

"GÖKTÜRK-1 Projesi" ise İtalyan Telespazio firmasıyla Fransız Thales Alenia Space firmasının ana yükleniciliğinde yürütülmüştür. Proje kapsamında, metre altı çözünürlükte elektro optik keşif ve gözlem uydusunun yörüngede teslimi, tüm mühendislik faaliyetlerine doğrudan katılım, uydu panellerinin bir kısmının üretimi ve montajıyla Mayıs 2015'te Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi'nin (TUSAŞ USET) kurulması gerçekleşmiştir. 2016 sonunda Fransız Guyanası'nda bulunan Kourou Uzay Ussünden Vega fırlatma aracı ile başarıyla fırlatılan GÖKTÜRK-1 halihazırda aktif konumdadır. GÖKTÜRK-1, Türkiye'nin uzay teknolojilerindeki yeteneklerini artıran ve milli güvenlik açısından önemli rol oynayan bir uydu projesidir. Bu tür gözetleme uydularının, askeri operasyonlarda stratejik karar alma süreçlerine destek sağlamak, askeri hedeflerin izlenmesi ve değerlendirilmesi gibi önemli görevleri yerine getirmek amacıyla kullanıldıkları hatırda tutulmalıdır.

Göktürk-1 çalışmaları devam ederken Türkiye'nin uydu serüveninde kırılma noktası yaratacak bir diğer proje daha hummalı bir çabaya konu olmuştur. Zira, TÜBİTAK Kamu Araştırmaları Destek Grubu Eylül 2013'te Türkiye'nin ilk yerli haberleşme uydusunu geliştirmek üzere bir proje çağrısı yayımlamıştır. Bunun üzerine TÜBİTAK Uzay, TUSAŞ, ASELSAN ve CTECH, "TÜRKSAT 6A Yerli Haberleşme Uydusu Geliştirilmesi ve Üretimi Projesi" kapsamında bir araya gelmiştir. TÜRKSAT 6A, 9 Temmuz........

© Anadolu Ajansı Analiz