Antalya Müzesi
Dünya, baktığımız yere, zamana ve güneşe göre değişir, olaylar ve maddeler göründüğü gibi değildir derler. Antalya Müzesi ile ilgili konu da öyle…
Müzenin yıkılıp yeniden yapılması konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığa güvenmiş, hak vermiş ve Müze eylemlerini gereksiz bulmuştum. Ancak işin içinde olmadığımı, baktığım yerin yanlış olduğunu anladım. Geçen hafta bir paneli can kulağı ile dinleyince düşüncem tamamen değişti. Eğitimci Tuncer Çetinkaya’nın yönlendiriciliğinde, Şair Ferruh Tunç, Akademisyen M.Fadıl Sözen, Antalya Kent Konseyi Kültür Sanat Başkanı Leyla İrten ve Akademisyen Gül Işın’ın konuşmalarını dinledim. Antalya’ya sekiz yıl Belediye Başkanlığında büyük hizmetlerde bulunmuş Selahattin Tonguç’un yaptıkları, Kültür Kenti olarak Antalya’nın durumu ve yıkılan Antalya müzesi konuşuldu. Dört konuşmacı da kendi konularında ustaydılar. Panelin sonunda anladım ki, Müze ile ilgili düşüncelerim yanlıştı. Yıkılmasıyla birlikte hafızasının da yok edildiği bu kentte yaşadığım son otuz yılda her yıl en az bir kez gezdiğim müze için şimdi çok yazık oldu diyorum.
Oysa “Antalya ili sınırları içinde hükümeti ve Bakanlığı eleştirecek o kadar çok ören yeri ve antik kentler var ki. Öncelik müzede midir?” demiştim. Evet bu ören yerlerinden toplanan ve ancak 6000’i sergilenip belki de 60.000’i depolarda olduğu söylenen bu müzenin önceliği vardı. Turizm uygulamalarının rezaletleri dururken Müze binasının yenilenmesine takmak, bence kolaycı muhalif eylemden başka bir şey değildir demiş, Akepe'nin (yani........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d