Liderin aurası mı, kurumsal akıl mı? Atatürk örneğiyle…
Türkiye’de siyasal tercihler hâlâ yalnızca “lider aurası” gibi bilim dışı ve yüzeysel algılarla şekilleniyor. Oysa liderlikte karizma elbette önemlidir; ancak tercihin yalnızca buna indirgenmesi, yönetim aklının kısırlaşmasına ve toplumsal gelişimin sekteye uğramasına yol açmaktadır.
Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı gibi temel ilkelerin sistematik biçimde göz ardı edilmesi ise, bu ülkenin yapısal krizleri neden sürekli yeniden yaşadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu yalnızca yönetsel bir zafiyet değil, aynı zamanda zihinsel bir tıkanmanın sonucudur.
Oysa dünya değişti.
Bugünün yönetim modeli artık “liderin sistemi” değil, “sistemin lideri” anlayışına dayanmaktadır. Bu fark teknik değil; tarihsel, yapısal ve zihinsel bir kırılmadır.
“Liderin sistemi” anlayışında, sistemi tanımlayan, yönlendiren ve gerektiğinde değiştiren kişi liderin kendisidir. Her şey onun iradesine göre şekillenir.
Kurallar esnetilir, kurumlar kişiselleşir, keyfiyet egemen olur.
Oysa “sistemin lideri” anlayışında sistem sabittir; kurallar önceden bellidir. Rekabet, bu sistemi kimin daha şeffaf, verimli ve adil........
© Akdeniz Gerçek
